66

٦٦

هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّاالسَّاعَةَ اَنْ تَاْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَايَشْعُرُونَ

(66) hel yenzurune illes saate en te’tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş’urun
Onlar kıyametin ansızın kopmasını mı bekliyorlar? onlar farkında değillerken

(66) Do they only wait for the Hour that it should come on them all of a sudden, while they perceive not?

1. hel : mi
2. yenzurûne : bekliyorlar
3. illâ : den başka, ancak
4. es sâate : o saat
5. en te’tiye-hum : onlara gelmesi
6. bagteten : ansızın
7. ve hum : ve onlar
8. lâ yes’urûne : onlar farkında değiller

هَلْ يَنظُرُونَ mı gözlüyorlarإِلَّا başkasınıالسَّاعَةَ kıyamet-saatindenأَنْ تَأْتِيَهُمْ kendilerine geliverecek olanبَغْتَةً apansızوَهُمْ onlarلَا يَشْعُرُونَ hiç şuurunda değilken