31

٣١

فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِى الْاَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارى سَوْاَةَ اَخيهِ قَالَ يَا وَيْلَتى اَعَجَزْتُ اَنْ اَكُونَ مِثْلَ هذَا الْغُرَابِ فَاُوَارِىَ سَوْاَةَ اَخى فَاَصْبَحَ مِنَ النَّادِمينَ

(31) fe beasellahü ğurabey yebhasü fil erdi li yüriyehu keyfe yüvari sev’ete ehiyh kale ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev’ete ehiy fe asbeha minen nadimin

hemen Allah bir karga gönderdi yeri eşiyordu ona gösteriyordu nasıl gömeceğini kardeşinin cesedini dedi yazıklar olsun bana aciz mi kaldım? şu karga gibi olup ta kardeşimin cesedini saklayamadım artık pişmanlığa düşenlerden olmuştu

(31) Then Allah sent a raven, who scratched the ground, to show him how to hid the shame of his brother. Woe is me said he was I not even able to be as this raven, and to hide the shame of my brother? then he became full of regrets-

1. fe bease allâhu : sonra Allâh (c.c.) gönderdi
2. gurâben : bir karga
3. yebhasu fî el ardı : yeri eşeleyen
4. li yuriye-hu : ona göstermek için
5. keyfe yuvârî : nasıl örtecek, gömecek
6. sev’ete ahî-hi : kardeşinin cesedi
7. kâle yâ veyletâ : yazıklar olsun bana dedi
8. e aceztu en ekûne : … olmaktan, aciz mi oldum
9. misle hâzâ el gurâbi : bu karga gibi
10. fe uvâriye : böylece örtmem, gömmem (benim gömmem)
11. sev’ete ahî : kardeşimin cesedi
12. fe asbaha : sonra oldu
13. min en nâdimîne : pişman olanlardan

فَبَعَثَ derken gönderdiاللَّهُ Allahغُرَابًا bir kargayıيَبْحَثُ eşeleyenفِي الْأَرْضِ yeriلِيُرِيَهُ ona göstersin diyeكَيْفَ nasılيُوَارِيgömeceğiniسَوْأَةَ cesediniأَخِيهِ kardeşininقَالَ dedi deيَاوَيْلَتَا yazıklar olsun banaأَعَجَزْتُ aciz miأَنْ أَكُونَ oldumمِثْلَ gibiهَذَا الْغُرَابِ bir kargaفَأُوَارِيَgömmektenسَوْأَةَ cesediniأَخِي kardeşiminفَأَصْبَحَ olduمِنْ النَّادِمِينَ pişman olanlardan