١١
وَلَوْ يُعَجِّلُ اللّهُ لِلنَّاسِ الشَّرَّ اسْتِعْجَالَهُمْ بِالْخَيْرِ لَقُضِىَ اِلَيْهِمْ اَجَلُهُمْ فَنَذَرُ الَّذينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا فىطُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
(11) ve lev yüaccilüllahü lin nasiş şerras ti’calehüm bil hayri le kudiye ileyhim ecelühüm fe nezerullezine la yercune likaena fi tuğyanihim ya’mehun
eğer Allah acele olarak verseydi insanlara şerri onların hayrı acele istedikleri (gibi) muhakkak onların ecellerinin hükmü verilirdi ummayanları bırakırız bizlere kavuşacaklarını onlar azgınlıklar içinde bocalar dururlar
(11) If Allah were to hasten for men the ill (they have earned) as they would fain hasten on the good- then would their respite be settled at once. But We leave those who rest not their hope on their meeting with Us, in their trespasses, wandering in distraction to and fro.
1. | ve lev | : ve eğer |
2. | yuaccilu allâhu | : Allah çabuklaştırır (acele eder) |
3. | li en nâsi | : insanlara |
4. | eş şerre | : şerri |
5. | isti’câle-hum | : onların acele istemeleri |
6. | bi el hayri | : hayrı |
7. | le kudiye | : yerine getirilirdi |
8. | ileyhim | : onlara |
9. | ecelu-hum | : ecelleri, zamanları |
10. | fe nezeru | : böylece bırakırız |
11. | ellezîne lâ yercûne | : dilemeyen kimseler |
12. | likâe-nâ | : bize ulaşmayı |
13. | fî tugyâni-him | : isyanları içinde |
14. | ya’mehûne | : şaşkın olurlar, bocalarlar |
SEBEB-İ NÜZUL
Bu âyet-i kerimenin “Ey Allahım, eğer bu senin katından bir hak ise gökten başımıza taş yağdır.” demiş olan en-Nadr ibnu’l-Hâris hakkında indiği söylenmiştir. Kurtubî bu kavli Mukâtil’e nisbet eder