116

١١٦

وَقَالُوا اتَّخَذَ اللّهُ وَلَدًاسُبْحَانَهُ بَلْ لَهُ مَافِى السَّموَاتِوَالْاَرْضِ كُلٌّ لَهُ قَانِتُونَ

(116) Ve kalüttehazellahü veleden sübhaneh bel lehu ma fis semavati vel ard küllül lehu kanitün

Allah çocuk edinmiş dediler O Subhandır O’nundur ne varsa semalarda (gökyüzünde) ve arzda (yeryüzünde) her şey O’na itaat etmektedir

(116) They say: “Allah hath begotten a son”: Glory be to him – Nay, to Him belongs all that is in the heavens and on earth: everything renders worship to Him.

1. ve kâlû : ve dediler
2. ittehaze : edindi
3. allâhu : Allah
4. veleden : çocuk
5. subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
6. bel : hayır, bilâkis
7. lehu : onun içindir, onundur
8. mâ fî es semâvâti : semalardaki, göklerdeki şeyler
9. ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
10. kullun : hepsi
11. lehu : ona
12. kânitûne : kanitun olanlar, saygı ile huzurda

وَقَالُواbir de dedilerاتَّخَذَedindiاللَّهُallahوَلَدًاçocukسُبْحَانَهُo münezzehtirبَلْbilakisلَهُo’nundurمَاher ne varsaفِي السَّمَاوَاتِgöklerdeوَالْأَرْضِve yerdeكُلٌّhepsi de لَهُo’naقَانِتُونَgönülden itaat edicidir


SEBEB-İ NÜZUL

Bu âyet “Uzeyr Allah’ın oğludur.” diyen yahudiler; “Mesîh Allah’ın oğlu­dur.” diyen Necran hristiyanları ve “Melekler Allah’ın kızlarıdır.” diyen Arap müşrikleri hakkında nazil olmuştur.