80

٨٠

وَلَكُمْ فيهَا مَنَافِعُ وَلِتَبْلُغُوا عَلَيْهَا حَاجَةً فى صُدُورِكُمْ وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ

(80) ve leküm fiha menafiu ve li teblüğu aleyha haceten fi suduriküm ve aleyha ve alel fülki tuhmelun
Sizin için onlarda faydalar var ulaşım için onlara (binersiniz) göğüslerinizde ki bir amaca (ulaşmak için) onların üzerinde ve gemilerin üzerinde taşınırsınız

(80) And there are (other) advantages in them for you (besides) that ye may through them attain to any need (there may be) in your hearts and on them and on ships ye are carried.

1. ve lekum : ve sizin için
2. fî-hâ : onda vardır
3. menâfiu : faydalar, yararlar
4. ve li : ve için
5. teblugû : ulaşırsınız
6. aleyhâ : onun üstünde
7. hâceten : hacet, ihtiyaç, arzu, istek
8. : içinde, de
9. sudûri-kum : sineleriniz, göğüsleriniz
10. ve aleyhâ : ve onların üstünde
11. ve alâ : ve üzerinde
12. el fulki : gemiler
13. tuhmelûne : taşınırsınız