20

٢٠

وَجَعَلْنَالَكُمْ فيهَا مَعَايِشَ وَمَنْ لَسْتُمْ لَهُ بِرَازِقينَ

(20) ve cealna leküm fiha meayişe ve mel lestüm lehu bi razikiyn
sizin için var ettik orada maişetler ve kendilerini rızıklandırdığımız kimseler (için de)

(20) And we have provided therein means of subsistence, for you and for those for whose sustenance ye are not responsible.

1. ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
2. lekum : sizin için
3. fî-hâ : orada
4. meâyişe : geçim kaynakları
5. ve men : ve kimse, kimseler
6. lestum : siz değilsiniz
7. lehu : ona, onun için
8. bi râzıkîne : rızık vericiler, rızıklandıranlar