7

٧

وَاِنّى كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْفِرَ لَهُمْ جَعَلُوا اَصَابِعَهُمْ فى اذَانِهِمْ وَاسْتَغْشَوْا ثِيَابَهُمْ وَاَصَرُّوا وَاسْتَكْبَرُوا اسْتِكْبَارًا

(7) ve inniy kullema de’avtuhum litagfire lehüm ce’alu esabi’ahum fiy azanihim vestagşev siyabehum ve esarru vestekberustikbaren
Gerçekten ben, onları ne zaman davet ettimse kendilerini mağfiret etmen için onlar parmaklarını tıkadılar kulaklarına elbiselerine büründüler ısrar ettiler büyüklendikçe büyüklendiler

(7) And every time I have called to them, that Thou mightest forgive them, they have (only) thrust their fingers into their ears, covered themselves up with their garments, grown obstinate, and given themselves up to arrogance.

1. ve innî : ve muhakkak ki ben
2. kullemâ : her seferinde
3. deavtu-hum : onları davet ettim
4. li : için
5. tagfire : senin mağfiret etmen, bağışlaman
6. lehum : onları
7. cealû : kıldılar, yaptılar (tıkadılar)
8. esâbia-hum : parmaklarını
9. : içinde
10. âzâni-him : kulakları
11. ve istagşev : ve gışavet (perdeleme) yaptılar, büründüler
12. siyâbe-hum : kendi elbiseleri
13. ve esarrû : ve Israr ettiler
14. ve istekberû : ve büyüklük tasladılar
15. istikbâran : kibirlenerek

وَإِنِّيdoğrusuكُلَّمَا herدَعَوْتُهُمْdavet edişimdeلِتَغْفِرَ لَهُمْonları bağışlaman içinجَعَلُوا tıkadılarأَصَابِعَهُمْparmaklarınıفِي آذَان��هِمْkulaklarınaوَاسْتَغْشَوْاbaşlarına çektilerثِيَابَهُمْörtüleriniوَأَصَرُّواısrar ettilerوَاسْتَكْبَرُواdirettilerاسْتِكْبَارًاküstahlık edip