62

٦٢

لَا يَسْمَعُونَ فيهَا لَغْوًا اِلَّا سَلَامًا وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا

(62) la yesmeune fiha lagven illa selama ve lehüm rizkuhüm fiha bükraten veaşiyya

orada işitmezler boş söz, yalnız selam (vardır) onlara rızıkları sabah akşam orada (kendilerine verilir)

(62) They will not there hear any vain discourse, but only salutations of peace: and they will have therein their sustenance, morning and evening.

1. lâ yesmeûne : işitmezler
2. fî-hâ : orada
3. lagven : boş söz
4. illâ : ancak, sadece
5. selâmen : selâm
6. ve lehum : ve onlar için, onlara, onların vardır
7. rızku-hum : onların rızıkları
8. fîhâ : orada
9. bukreten : sabah, sabahleyin
10. ve aşiyyen : ve akşam, akşamleyin