١٥
يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَثيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبينٌ
(15) ya ehlel kitabi kad caeküm rasulüna yübeyyinü leküm kesiram mimma küntüm tuhfune minel kitabi ve ya’fu an kesir kad caeküm minellahi nuruv ve kitabüm mübin
ey ehli kitap muhakkak size resulümüz geldi size çoğunu açıklıyor kitapta gizlemekte olduğunuz şeyleri bir çoğunu da affediyor muhakkak Allah’tan size geldi bir nur ve apaçık bir kitap
(15) O People of the Book! there hath come to you Our Messenger, revealing to you much that ye used to hide in the Book, and passing over much (that is now unnecessary): There hath come to you from Allah a (new) light and a perspicuous Book-
1. | yâ ehle el kitâbi | : ey Kitap ehli (sahipleri)! |
2. | kad câe-kum | : size gelmişti |
3. | resûlu-nâ | : Resûlümüz |
4. | yubeyyinu lekum | : size açıklıyor |
5. | kesîran | : çoğunu |
6. | mimmâ (min mâ) | : şeyden |
7. | kuntum tuhfûne | : gizlemiş olduğunuz |
8. | min el kitâbi | : Kitap’tan |
9. | ve ya’fû | : ve vazgeçiyorlar |
10. | an kesîrin | : çoğundan |
11. | kad câe-kum | : size gelmişti |
12. | min Allâhi nûrun | : Allâh (c.c.)’dan bir nur |
13. | ve kitâbun mubînun | : ve apaçık bir Kitap |
يَا eyأَهْلَ ehliالْكِتَابِ kitapقَدْ muhakkakجَاءَكُمْsize gelmiştir kiرَسُولُنَا rasulümüzيُبَيِّنُ açıklayanلَكُمْ sizeكَثِيرًا pek çoğunuمِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ gizlediklerinizinمِنْ الْكِتَابِ kitaptanوَيَعْفُو vaz geçiyorعَنْ كَثِيرٍ pek çoğundanقَدْ muhakkakجَاءَكُمْ size gelmiştirمِنْ اللَّهِ Allah’tanنُورٌ bir nurوَكِتَابٌ ve bir kitapمُبِينٌ apaçık