58

٥٨

وَقَالُوا ءَالِهَتُنَا خَيْرٌ اَمْ هُوَ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ اِلَّا جَدَلًا بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ

(58) ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasimun
Bizim ilahlarımız mı hayırlı yoksa o mu? dediler bunu sırf seninle cebelleşmek için yaptılar hayır! onlar husumetçi bir kavimdirler

(58) And they say, Are our gods best, or he? This they set forth to thee, only by way of disputation: yea, they are a contentious people.

1. ve kâlû : ve dediler
2. e : mi
3. alihetu-nâ : bizim ilâhlarımız
4. hayrun : (daha) hayırlı
5. em : yoksa
6. huve : o
7. mâ darebû-hu : onu örnek vermediler
8. leke : sana
9. illâ : den başka
10. cedelen : mücâdele, tartışma
11. bel hum : hayır onlar
12. kavmun : bir kavim
13. hasımûne : düşmanlar, düşman olanlar

وَقَالُوا ve dedilerأَآلِهَتُنَا bizim ilahlarımız mıخَيْرٌ daha hayırlıأَمْ yoksaهُوَ o muمَا ضَرَبُوهُ onu örnek gösterdilerلَكَ sanaإِلَّا yalnızcaجَدَلًا bir tartışma konusu olsun diyeبَلْ hayırهُمْ onlarقَوْمٌ bir kavimdirخَصِمُونَ tartışmacı ve düşman


SEBEB-İ NÜZUL

a) Daha önce (Enbiyâ, 21/101 âyetinin nüzul sebebinde) de geçtiği üzere İbn Abbâs’tan rivayette o şöyle anlatıyor: Abdullah ibn Ziba’râ es-Sehmî bir gün Hz. Peygamber (sa)’e geldi ve: “Allah’ın sana, “Siz ve Allah’tan başta taptıklarınız cehennem odunusunuz ve siz ona varacaksınız.” (Enbiyâ, 21/98) şeklinde bir âyet indirdiğini mi sanıyorsun?” diye sordu. Hz. Peygamber’in “evet.” cevabı üzerine: “Güneşe, aya, yıldızlara, meleklere, Uzeyr’e ve Meryem oğlu İsa’ya da tapınılmıştır. Bütün bunlar bizimle birlikte cehennemde mi olacaklar?” dedi ve bunun üzerine “Meryem oğlu İsa bir misal olarak atılınca hemen senin kavmin bundan şımarıp haykıra haykıra gülüyorlar. Dediler ki: Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa O mu? Ey Habibim, bunu sana, bâtıl bir mücadeleden başka maksatla irad etmediler. Daha doğrusu onlar çok düşman bir kavimdir.” âyet-i kerimesi; daha sonra da: “Şüphesiz ki daha önce Bizden kendilerine en güzelin va’di geçmiş olanlar; bunlar oradan uzaklaştırılmışlardır.” (Enbiyâ, 21/101) âyet-i kerimesi nazil oldu.

b) Ed-Durru’l-Mensûr’da İmam Ahmed, İbn Ebî Hatim, Taberân ve İbn Merdûye’nin İbn Abbâs’tan rivayetle tehriclerine göre Hz. Peygamber (sa) bir gün Kureyş kâfirlerine: “Allah dışında tapınılan hiç kimsede hayır yoktur.” buyurmuş. Onlar: “Sen İsa’nın, bir peygamber, Allah’ın salih kullarından bir kul olduğunu iddia etmiyor musun? Eğer bu söylediğin doğruysa demek ki o da bizim tanrılarımız gibiymiş.” dediler de bunun üzerine Allah Tealâ “Meryem oğlu İsa bir misal olarak atılınca hemen senin kavmin bundan şımarıp haykıra haykıra gülüyorlar.” âyet-i kerimesini indirdi.

c) İbn Abbâs’tan gelen başka bir rivayet daha olaya daha farklı bir boyut at­fetmekte. Şöyle ki: “Siz ve Allah’tan başta taptıklarınız cehennem odunusunuz ve siz ona varacaksınız.” (Enbiyâ, 21/98) âyet-i kerimesi nazil olunca Kureyş müşrikleri: “Meryem’in oğlu da nedir?” dediler. Hz. Peygamber (sa): “O, Allah’ın kulu ve elçisidir.” buyurdu. Bunun üzerine onlar: “Görmüyor musunuz bu adam bizim, kendisini, hristiyanların Meryem’in oğlunu rab edindikleri gibi rab edinmemizi istiyor.” dediler de bunun üzerine Allah Tealâ işte bu: “Ey Habibim, bunu sana, bâtıl bir mücadeleden başka maksatla irad etmediler. Daha doğrusu onlar çok düşman, kavgacı bir kavimdir.” âyet-i kerimesini indirdi.