٤٤
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذينَ اُوتُوا نَصيبًا مِنَ الْكِتَابِ يَشْتَرُونَ الضَّلَالَةَ وَيُريدُونَ اَنْ تَضِلُّوا السَّبيلَ
(44) e lem tera ilellezine utu nasiybem minel kitabi yeşteruned dalalete ve yüridune en tedillüs sebil
görmez misin? kendilerine kitaptan nasip verilenleri dalaleti satın alıyorlar istiyorlar (sizin de) dalalet yoluna gitmenizi
(44) Last thou not turned thy vision to those who were given a portion of the book? they traffic in error, and wish that ye should lose the right path.
1. | e | : mi |
2. | lem tere | : görmedin |
3. | ilâ ellezîne | : onları |
4. | ûtû | : verildi |
5. | nasîben | : nasip, hisse, pay |
6. | min el kitâbi | : Kitab’dan |
7. | yeşterûne | : satın alıyorlar |
8. | ed dalâlete | : dalâleti, sapıklığı |
9. | ve yurîdûne | : ve istiyorlar |
10. | en tedıllu | : dalâlette kalmanızı, sapmanızı |
11. | es sebîle | : yol |
أَلَمْ تَرَgörmedin miإِلَى الَّذِينَ أُوتُوا verilen kimseleriنَصِيبًا bir nasipمِنْ الْكِتَابِ kitaptanيَشْتَرُونَ satın alıyorlar daالضَّلَالَةَ sapıklığıوَيُرِيدُونَ sizden de istiyorlarأَنْ تَضِلُّوا sapıtmanızıالسَّبِيلَ yolu