59

٥٩

يَتَوَارى مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُوءِ مَا بُشِّرَ بِه اَيُمْسِكُهُ عَلى هُونٍ اَمْ يَدُسُّهُ فِى التُّرَابِ اَلَاسَاءَ مَايَحْكُمُونَ

(59) yetevara minel kavmi min sui ma büşşira bih e yümsikühu ala hunin em yedüssühu fit türab e la sae ma yahkümun
kavminden gizlenir kendisine müjdelenen şeyin sui’den (utancından) o kız çocuğunu tutsun mu? zillete katlanarak yoksa onu toprağa mı gömsün? dikkat edin, ne kötü hüküm veriyorlar

(59) With shame does he hide himself from his people, because of the bad news he has had shall he retain it on (sufferance and) contempt, or bury it in the dust? ah what an evil (choice) they decide on?

1. yetevârâ (vârâ) (te-vârâ) : gizlenir (gizledi, örttü) (gizlendi)
2. min el kavmi : kavimden
3. min sûi : kötülükten, kötülüğünden
4. mâ buşşire : müjdelenen şey
5. bi-hi : onunla
6. e yumsiku-hu (emseke) : onu tutsun mu (tuttu)
7. alâ hûnin : zelillikle
8. em yedussu-hu (desse) : yoksa onu gömsün mü (gömdü)
9. fî et turâbi : toprağın içine, toprağa
10. e lâ sâe : kötü değil mi
11. mâ yahkumûne : hükmettikleri (karar verdikleri) şey