١٩
اَفَمَنْ حَقَّ عَلَيْهِ كَلِمَةُ الْعَذَابِ اَفَاَنْتَ تُنْقِذُ مَنْ فِى النَّارِ
(19) e fe men hakka aleyhi kelimetül azab e fe ente tünkizü men fin nar
Üzerine azap kelimesi hak olmuşa sen mi ateşin içinden kurtaracaksın
(19) Is, then, one against whom the decree of Punishment is justly due (equal to one who eschews evil)? Wouldst thou, then, deliver one (who is) in the Fire?
1. | e | : mi |
2. | fe | : böylece, öyleyse |
3. | men | : kimse, kişi |
4. | hakka | : hak oldu |
5. | aleyhi | : ona, onun üzerine |
6. | kelimetu | : kelime |
7. | el azâbi | : azap |
8. | e | : mi |
9. | fe | : böylece, öyleyse |
10. | ente | : sen |
11. | tunkızu | : kurtarırsın |
12. | men | : kimse, kişi |
13. | fî | : de, içinde |
14. | en nâri | : ateş |