١٣٣
وَرَبُّكَ الْغَنِىُّ ذُوالرَّحْمَةِ اِنْ يَشَاْ يُذْهِبْكُمْ وَيَسْتَخْلِفْ مِنْ بَعْدِكُمْ مَا يَشَاءُ كَمَا اَنْشَاَكُمْ مِنْ ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ اخَرينَ
(133) ve rabbükel ğaniyyü zür rahmeh iy yeşa’ yüzhibküm ve yestahlif mim ba’diküm ma yeşaü kema enşeeküm min zürriyyeti kavmin aharin
senin Rabbin zengindir merhamet sahibidir dilerse sizi yok edip giderir sizden sonra dilediği kimseleri yerinize getirir sizi de başka bir kavimin zürriyetinden yarattığı gibi
(133) Thy Lord is Self-Sufficient, full of mercy: if it were his will, he could destroy you, and in your place appoint whom he will as your successors, even as he raised you up from the posterity of other people.
1. | ve rabbu-ke | : ve senin Rabbin |
2. | el ganiyyu | : gani, zengin, ihtiyacı olmayan |
3. | zu er rahmeti | : rahmet sahibi |
4. | in yeşe’ | : eğer dilerse |
5. | yuzhib-kum | : sizi giderir, yok eder |
6. | ve yestahlif | : ve yerine halef yapar, yerine başkasını getirir |
7. | min ba’di-kum | : sizden sonra |
8. | mâ yeşâu | : ne dilerse, dilediği şey |
9. | kemâ | : gibi |
10. | enşee-kum | : sizi var etti, yarattı |
11. | min zurriyyeti | : zürriyetinden, soyundan, neslinden |
12. | kavmin | : bir kavim |
13. | âharîne | : başka, diğer |
وَرَبُّكَ Rabbinالْغَنِيُّ Ğaniyy’dirذُو الرَّحْمَةِ rahmet sahibidirإِنْ يَشَأْ dilerseيُذْهِبْكُمْ sizi giderirوَيَسْتَخْلِفْ ve yerinize getirirمِنْ بَعْدِكُمْ sizden sonraمَا يَشَاءُ dilediğiniكَمَا أَنشَأَكُمْ tıpkı sizi yarattığı gibiمِنْ ذُرِّيَّةِ soyundanقَوْمٍ bir kavminآخَرِينَ başka