42

٤٢

اِنَّمَا السَّبيلُ عَلَى الَّذينَ يَظْلِمُونَ النَّاسَ وَيَبْغُونَ فِى الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ اُولءِكَ لَهُمْ عَذَابٌ اَليمٌ

(42) innemes sebilü alellezine yazlimunen nase ve yebğune fil erdi bi ğayril hakk ülaike lehüm azabün elim
yol ancak insanlara zulüm edenler ve yeryüzünde haksızlıkta ileri gidenler üzerindedir işte onlar için acıklı bir azap (vardır)

(42) The blame is only against those who oppress men with wrong doing and insolently transgress beyond bounds through the land, defying right and justice: for such there will be a Penalty grievous.

1. innemâ : fakat
2. es sebîlu : yol
3. alâ ellezîne : onların üzerine
4. yazlimûne : zulmederler
5. en nâse : insanlar
6. ve yebgûne : ve azgınlık ediyorlar, zorbalık yapıyorlar
7. : de, içinde
8. el ardı : arz, yer
9. bi gayri el hakkı : haksız yere
10. ulâike : işte onlar
11. lehum : onlar için vardır
12. azâbun : azap
13. elîmun : elîm, acı

إِنَّمَا ancakالسَّبِيلُ yol vardır عَلَى aleyhineالَّذِينَ يَظْلِمُونَ zulmedenlerالنَّاسَ insanlaraوَيَبْغُونَ ve taşkınlık gösterenlerفِي الْأَرْضِ yeryüzündeبِغَيْرِ الْحَقِّ haksız yereأُوْلَئِكَ işteلَهُمْ bunlar içinعَذَابٌ bir azap vardırأَلِيمٌ çok acıklı