71

٧١

قَالَ قَدْ وَقَعَ عَلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ رِجْسٌ وَغَضَبٌ اَتُجَادِلُونَنى فى اَسْمَاءٍ سَمَّيْتُمُوهَا اَنْتُمْ وَابَاؤُكُمْ مَا نَزَّلَ اللّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ فَانْتَظِرُوا اِنّى مَعَكُمْ مِنَ الْمُنْتَظِرينَ

(71) kale kad vekaa aleyküm mir rabbiküm ricsüv ve ğadab e tücadiluneni fi esmain semmeytümuha entüm ve abaüküm ma nezzelellahü biha min sültan fenteziru inni meaküm minel müntezirin
dedi ki gerçekten sizin üzerinize vuku buldu Rabbinizden bir murdarlık ve gazap benimle mücadele mi ediyorsunuz? onlara taktığı isimler hakkında sizin ve babalarınızın Allah indirmedi onlarla ilgili hiçbir hüccet bekleyin muhakkak ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim

(71) He said: “Punishment and wrath have already come upon you from your Lord: dispute ye with me over names which ye have devised – ye and your fathers- without authority from Allah? then wait: I am amongst you, also waiting.”

1. kâle : dedi
2. kad : olmuş, oldu, olmuştur
3. vakaa : vaki oldu, vuku buldu, hak oldu
4. aleykum : sizin üzerinize
5. min rabbi-kum : Rabbinizden
6. ricsun : azab
7. ve gadabun : ve öfke
8. e tucâdilûne-nî : benimle mücâdele mi ediyorsunuz
9. fî esmâin : isimler hakkında
10. semmeytumû-hâ : onu isimlendirdiniz
11. entum : siz
12. ve âbâu-kum : ve babalarınız
13. mâ nezzele Allâhu : Allah indirmedi
14. bi-hâ : ona
15. min sultânin : hüccetten, burhandan, delilden (bir şey)
16. fe intezırû : artık bekleyin
17. in-nî : şüphesiz ben
18. mea-kum : sizinle birlikte, beraber
19. min el muntezırîne : bekleyenlerden

قَالَ dedi kiقَدْ andolsunوَقَعَ gerçekten de gelecektirعَلَيْكُمْ sizeمِنْ رَبِّكُمْRabbinizdenرِجْسٌ bir azapوَغَضَبٌ ve gazapأَتُجَادِلُونَنِي mı benimle tartışıyorsunuzفِي أَسْمَاءٍ isimler hakkındaسَمَّيْتُمُوهَا onları adlandırdığıأَنْتُمْsizinوَآبَاؤُكُمْ ve atalarınızınمَا نَزَّلَ indirmediğiاللَّهُ Allah’ınبِهَا haklarındaمِنْ سُلْطَانٍ hiçbir delilفَانتَظِرُوا o halde bekleyinإِنِّي muhakkak ben deمَعَكُمْ sizlerle beraberمِنْ الْمُنتَظِرِينَ bekleyenlerdenim