177

١٧٧

سَاءَ مَثَلًا الْقَوْمُ الَّذينَ كَذَّبُوا بِايَاتِنَا وَاَنْفُسَهُمْ كَانُوا يَظْلِمُونَ

(177) sae meselel kavmüllezine kezzebu bi ayatina ve enfüsehüm kanu yazlimun

hali ne kötüdür ayetlerimizi yalanlayanların onlar kendi nefislerine zulüm etmezler

(177) Evil as an example are people who reject our Signs and wrong their own souls.

1. sâe : ne kötü
2. meselen : misali, durumu, hali
3. el kavmu ellezîne : o kavim ki onlar
4. kezzebû : yalanladılar
5. bi âyati-nâ : âyetlerimizi
6. ve enfuse-hum : ve nefslerine
7. kânû : oldular
8. yazlimûne : zulmediyorlar

سَاءَ ne kötüdürمَثَلًا durumuالْقَوْمُ bir topluluğunالَّذِينَ كَذَّبُوا yalanlayarakبِآيَاتِنَا ayetlerimiziوَأَنفُسَهُمْ yalnızca nefislerineكَانُوا يَظْلِمُونَ zulmetmekte olanların


AÇIKLAMA

Ey Peygamber! Ayetlerimizi kendisine öğrettiğimiz, fakat önemsemeyerek onlarla amel etmeyen, onlardan uzak kalan, kendisine şeytana arkadaş oldu­ğu, vesvese verdiği, onu dinlediği, dünyaya meyli, hevasına ve şeytana uydu­ğundan dolayı kâfir sapıklardan olduğu o kimsenin haberini yahudilere oku.

O, İsrailoğulları içinden bir âlimdi. Kenanîlerden olduğu da söylenmiştir. İbni Abbas’tan onun Yemenli Bel’am b. Bâûrâ olduğu, kendisine Allah’ın kitap­larından bir kısmının ilminin verildiği, fakat onlardan uzaklaştığı, Allah’ın ayetlerini inkâr ettiği rivayet olunmuştur.

Musa (a.s.), o adamın içinde bulunduğu şehre gitti ve oranın kâfir olan halkıyla savaştı. O şehir halkı, o adamdan, Musa ve kavmi aleyhine dua etme­sini istedi. Duası makbul kimseydi. İsm-i A’zam’ı biliyordu. İlk anda dua et­mekten sakındı. Israrla istediler, bunun üzerine o da, onun aleyhine dua etti. Duası kabul olundu, onun duası sebebiyle Musa ve İsrailoğulları çöle düştü. Malik b. Dinar şöyle demiştir: O adam, İsrailoğulları âlimlerindendi. Duası makbul bir kimseydi. Musibet anlarında ona müracaat ederlerdi. Allah’ın pey­gamberi Musa (a.s.), onu Allah’a davet etmek üzere Medyen kıralına gönderdi. Medyen kıralı ona bir miktar arazi verdi. Bunun üzerine o da Musa (a.s.)’ın di­nini bırakarak, kıralın dinine tabi oldu.

Eğer biz dileseydik, onu bunlar sebebiyle yükseltirdik. Ona, onu hidayete ve ayetlerle amele muvaffak kılmak suretiyle, iyi âlimlerin derecelerinden bü­yük bir derece verirdik.

Fakat o, dünyaya meyletti. Onu istedi, onun lezzetlerine önem verdi, heva­sına uydu. Gayretini ahiret nimetine yöneltmedi. Ayetlerimiz üzerinde durma­dı, Ruhî kemâl merdiveninde yükselmedi. Allah’ın kendisine olan nimetine hürmet etmedi.

Zillet, hakirlik ve alçaklıkta onun durumu, kovulup taşlansa da, kovulmayıp kendi haline bırakılsa da, soluyan köpek gibi oldu. Bu hal, köpeğin en kötü halidir. İşte Allah’ın ayetlerini bilmekten uzaklaşan o kimsenin hali de böyledir.

Bu garip hal, Allah’ın ayetlerini yalanlayan, onlara karşı kibirlenen, o yüzden kendilerine öğüdün fayda vermediği kimselerin halidir. Onlar, Resulullah’ın sıfatını Tevrat’ta okuyan, onun gelmesinin yakın olduğunu insanlara müjdeleyen, ondan yardım uman, onunla fetih bekleyen, fakat Peygamber (s.a.)’in gelmesinden sonra da onu inkâr eden yahudilerdir.

Ey Peygamber! İşte ayetlerimizi yalanlayan kimselerin haline benzeyen o adamın kıssalarını anlat. Belki de, Bel’am’ın halini ve Allah’ın ona olan nimeti­ni -Allah ona ism-i a’zamı öğretmişti de ism-i a’zamla istendiğinde Allah, onu verir, dua edildiğinde o duaya icabet ederdi- Rabbine itaat yolunda kullanmayışı, aksine Allah ordusu aleyhine dua etmesi sebebiyle, Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıp sapıklığa düşürdüğünü bilen İsrailoğulları düşünürler de, onun gi­bi olmaktan sakınırlar. Çünkü Allah, onlara Muhammed (s.a.)’in sıfatını bildir­di. Dolayısıyla onlar, herkesten daha çok ona uymak, yardım etmek, ona destek olmak zorundadırlar.

Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah’ın ayetle­ri hakkında düşünüp taşınmaktan yüz çevirenlerin, yemek içmek ve şehvetten başka düşünceleri olmayan köpeklere benzemeleri ne kötü bir sıfattır. Onlar bu yüz çevirmeleriyle, yalanlarıyla kendi kendilerine zulmettiler. Onlara Allah zulmetmedi.

Bu kötü örnek sünnette de geçer. Sahih’de ve Kütüb-ü Sitte’de İbni Ab-bas’tan Peygamber (s.a.)’in şöyle buyurduğu kaydedilmiştir: “Bizim kötü örne­ğimiz yok: Hibesine dönen, kusmuğuna dönen köpek gibidir.”