89

٨٩

وَزَكَرِيَّا اِذْ نَادى رَبَّهُ رَبِّ لَاتَذَرْنى فَرْدًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْوَارِثينَ

(89) ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezerni fardav ve ente hayrul varisin
zekeriya’yı da an o zaman Rabbine nida etmişti ey Rabbim beni yalnız bırakma sen varislerin en hayırlısının

(89) And (remember) Zakariya, when he cried to hid Lord: O my Lord! leave me not without offspring, though Thou art the best of inheritors.

1. ve zekeriyyâ : ve Zekeriya
2. iz nâdâ : nida etti, seslendi
3. rabbe-hu : onun Rabbi, kendi Rabbi
4. rabbi : benim Rabbim
5. lâ tezer-nî : beni bırakma
6. ferden : fert olarak, tek, yalnız
7. ve ente : ve sen
8. hayru : (en) hayırlı
9. el vârisîne : varisler, mirasçılar


AÇIKLAMA
Hz. Yunus (A.S.) Kıssası
“Zunnûn’a gelince…” Ey Rasulüm! Yunus b. Metta’ın (a.s.) kıssasını hatır­la. Cenab-ı Hak onu Musul diyarından Ninova kasabasına göndermişti. Bu ka­sabanın kralı Hazkıya idi. Hz. Yunus (a.s.) onları Allah Tealâ’ya, O’nun birliği­ne ve O’na itaat etmeye davet etmiş, onlar da bunu reddetmişler, küfürde ka­rar kılmışlardı. Hz. Yunus (a.s.) da kavmine kızarak aralarından çıkıp gitmiş, onları üç gün sonra meydana gelecek bir azapla tehdit etmişti.

Bu azabın gerçekleşeceğini anlayıp peygamberin yalan söylemediğini id­rak edince çocukları ve hayvanlarıyla birlikte sahraya çıktılar. Annelerle yav­rularının arasını ayırdılar. Sonra da Allah’a yakarışta bulundular. Develer ve yavruları, sığırlar ve danaları böğürmeye, koyunlar ve kuzuları meleşmeye başladılar. Allah da onlardan azabı kaldırdı.

Nitekim Cenab-ı Hak bir başka ayette şöyle buyurmaktadır: “Bir kasaba halkı inanmalı değilmiydi ki imanları kendilerine fayda versin! İşte Yunus’un kavmi iman ettikleri zaman, dünya hayatında rezilliği gerektiren azabı onlar­dan kaldırdık. Onları bir süre daha bu dünyada geçindirdik.” (Yunus, 10/98).

Hz. Yunus’a (a.s.) gelince: Yola çıktı, bir gurup yolcu ile birlikte bir gemiye bindi. Gemi sarsılmaya başladı. Yolcular boğulmaktan korktular. Geminin yü­künü hafifletmek için aralarından denize atacakları bir adam için kura çekti­ler. Kura Hz. Yunus’a (a.s.) çıktı. Yolcular onu denize atmak istemediler. Sonra tekrar kura çektiler. Kura yine ona çıktı. Sonra tekrar kura çektiler. Kura yi­ne ona çıktı. Netice Cenab-ı Hakk’ın buyurduğu gibi: “Yunus gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti ama o yenilenlerden olmuştu.” (Saffat, 37/141). Yani kura ona çıkmıştı.

Bunun üzerine Hz. Yunus kalktı, elbiselerini çıkarttı. Sonra da kendini de­nize attı. Cenab-ı Hak da denizden ona denizi yararak gelen bir balık gönderdi. Balık onu yuttu.

“Zünnun” ifadesi “balık sahibi”, “nun” ise balık demektir. Hz. Yunus’a (a.s.) bu lakap verildiği sahihtir.

“Mugâdıben” yani kavmi kendisini yalanladıkları için ve kendisinin de üç gün sonra gelecek azapla tehdit ettiği durumlarından hoşlanmadığı için kavmi­ne öfkeli bir halde ayrıldı. Fakat Hz. Yunus’un (a.s.) bilmediği bir şekilde tevbe etmeleri sebebiyle bu azap onlara gelmedi.

Yoksa Hz. Yunus (a.s.) Allah’ın hükmünden hoşlanmadığı için yahut Rabbine öfke beslediği için ayrılmamıştı. Aksi takdirde peygamber bir yana normal bir kişiden bile beklenmeyen büyük bir günah işlemiş olurdu. Hz. Yunus (a.s.) Rabbinin rızası için öfkelenmişti. Nefsini zalimlerden olmakla tavsif etmesi de buna delildir. Bu görüş müfessirlerin çoğunluğunun görüşüdür.

“Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı.” Yani balığın karnın­da ona darlık vermeyeceğimizi yahut ona ceza ile hükmetmeyeceğimizi zannet­mişti. Bu ikinci manaya göre “nakdire” kelimesi takdir yani kaza ve hüküm an­lamındadır. Nitekim şu ayette de aynı manada kullanılmıştı. “Her iki su takdir edilen ölçüye göre birleşti.” (Kamer, 54/12). Hz. Yunus’un (a.s.) çıkışı kaçan bir köle haline benziyordu.

“Sonunda karanlıklar içinde şöyle niyaz etti: Senden başka hiçbir ilâh yok­tur. Seni tenzih ederim.” Yoğun karanlıkların derinliğinde yahut üç karanlığın yani balık karnının, denizin ve gecenin karanlığı altında Rabbine dua etti: Se­ni tenzih ederim ya Rabbi! Sen tek ilâhsın. Senin hiçbir ortağın yoktur. Sen di­lediğini yaparsın. Dilediğini hükmedersin. Yerde ve gökte hiçbir şey seni âciz bırakamaz.

“Gerçekten ben zalimlerden oldum.” Senden emirsiz veya senden izinsiz çıkmakla nefsine zulmedenlerden oldum. Bu durum “Ey Muhammed! Rabbinin hükmü gelinceye kadar sabret. Balık sahibi Yunus gibi olma. O sonunda pek üzgün olarak niyazda bulundu (Yunus, 68/48) ayetinin delaletiyle peygamberle­re lâyık olan hâlin hilâfınadır.

“Bunun üzerine biz de onun duasını kabul ettik.” Yani pişmanlık ve tevbe izhar ettiği duasına icabet ettik.

“Onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.” Yani Hz. Yunus’u (a.s.) balığın karnından ve karanlıklardan çıkarttık. Onu sıkıntı ve dertten kurtardığımız gibi bizden yardım diledikleri ve rahmetimizi istedikleri zaman sadık müminleri de kurtarırız.

Beyhakî’nin Sa’d b. Ebî Vakkas’tan (r. a.) rivayet ettiğine göre Peygambe­rimiz (s.a.) şöyle buyurmuştur: Bir müslim Zünnûn olan Hz. Yunus’un balığın karnındaki duasıyla “senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum.” herhangi bir şey sebebiyle dua etse duasına mutlaka icabet olunur.”

Hz. Yunus (a.s.) tevhidle başladı. Sonra tenzih, teşbih ve sena etti. Sonra da istiğfar etti ve nefsinin zulüm -yani günah- işlediğini itiraf etti.

İbni Ebî Hatim, Hz. Enes’in (r.a.) Peygamberimiz’e (s.a.) isnat ettiği şu hadisi rivayet etmektedir: Hz. Yunus (a.s.) balığın karnında iken bu kelimeler­le dua etmeyi arzu edince şöyle niyazda bulundu: “Allah’ım! Senden başka hiç­bir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum.” dedi. Bu dua arşın altına yöneldi. Melekler:

– Ya Rabbi! Bu ses garip bir yerden gelen, bilinen güçsüz bir sestir, dediler. Cenab-ı Hak.

– Bunu bilmiyor musunuz? diye sordu. Melekler:

– Hayır ya Rabbi! Bu kim! dediler. Cenab-ı Hak:

– Kulum Yunus’tur, dedi. Melekler:

– Devamlı kabul edilmiş ameli, makbul duaları semaya yükselen kulun Yunus mu bu! Ya Rabbi! Rahat içerisinde işlediği amel sebebiyle ona rahmette bulunup belâdan kurtarmaz mısın? dediler. Cenab-ı Hak:

– Evet, dedi. Balığa emretti. Balık onu boş bir araziye attı.