٧٩
مَا كَانَ لِبَشَرٍ اَنْ يُؤْتِيَهُ اللّهُ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ ثُمَّ يَقُولَ لِلنَّاسِ كُونُوا عِبَادًا لى مِنْ دُونِ اللّهِ وَلكِنْ كُونُوا رَبَّانِيّنَ بِمَا كُنْتُمْ تُعَلِّمُونَ الْكِتَابَ وَبِمَا كُنْتُمْ تَدْرُسُونَ
(79) ma kane li beşerin ey yü’tiyehüllahül kitabe vel hukme ven nübüvvete sümme yekule lin nasi kun ibadel li min dunillahi ve lakin kunu rabbaniyyine bi ma küntüm tüallimunel kitabe ve bima küntüm tedrusun
hiçbir beşere yakışmaz ki Allah ona kitap versin ve hüküm, ve peygamberlik, sonra insanlara desin Allah’ı bırakın bana kulluk edin lakin amil ülemadan olun kitabı öğretmeniz sebebi ile ilim tedrisatı yapmanız sebebi ile
(79) It is not (possible) that a man, to whom is given the book, and wisdom, and the prophetic office, should say to people: be ye my worshippers rather than Allah’s: on the contrary (he would say) be ye worshippers of Him Who is truly the Cherisher of all: for ye have taught the book and ye have studied it earnestly.
1. | mâ kâne | : olmadı, olmaz, olamaz |
2. | li beşerin | : bir insan için |
3. | en yu’tiye-hu allâhu | : Allah ona vermesi |
4. | el kitâbe | : kitap |
5. | ve el hukme | : ve hikmet |
6. | ve en nubuvvete | : ve nebilik, peygamberlik |
7. | summe | : sonra |
8. | yekûle | : der |
9. | li en nâsi | : insanlara |
10. | kûnû | : olun |
11. | ıbâden | : kul |
12. | min dûni allâhi | : Allah’tan başka |
13. | ve lâkin | : ve lâkin, fakat |
14. | kûnû | : olun |
15. | rabbâniyyîne | : kendini Rabb’e adamış |
16. | bi mâ | : sebebiyle, …’den dolay? |
17. | kuntum | : siz oldunuz |
18. | tuallimûne el kitâbe | : siz kitabı öğretiyorsunuz |
19. | ve bimâ | : ve sebebiyle, …’den dolayı |
20. | kuntum | : siz oldunuz |
21. | tedrusûne | : tedris ediyorsunuz, öğreniyorsunuz |
Advertisements