238

٢٣٨

حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلوةِ الْوُسْطى وَقُومُوا لِلّهِ قَانِتينَ

(238) hafizu ales salevati ves salatil vüsta ve kumu lillahi kanitin

Namazları muhafaza edin bilhassa orta namaza (dikkat edin) ve (namaza) kalkın Allah’a saygı ve ihtiram edin

(238) Guard strictly your (habit of) Prayers, especially the middle prayer and stand before Allah in a devout (frame of mind).

1. hâfizû : koruyucu, gözetici olun
2. alâ : üzerine
3. es salavâti : mürşide ulaştıktan sonra, müridin nefsinin kalbine girmeye başlayan Allah’tan gelen 3. nur (ilk ikisi rahmet ve fazldır)
4. ve es salâti el vustâ : ve en efdal, faziletli, en üstün, tavassut
5. ve kûmû : ve kalkın kıyam durun
6. li allâhi : Allah’a, Allah için
7. kânitîne : Allah’ın huzurunda huşû içinde ve

حَافِظُواkoruyunعَلَى الصَّلَوَاتِnamazlarıوَالصَّلَاةِnamazı daالْوُسْطَىortaوَقُومُواkaimler olunلِلَّهِAllah içinقَانِتِينَgönülden itaat ederek


SEBEB-İ NÜZUL

Zeberkan’dan rivayet ediliyor: Zeyd ibn Sabit Kureyş’ten bir topluluğa uğ­ramıştı. Ona “Salât-ı vustâ*’nın hangi namaz olduğunu sordular. O da “Öğle namazıdır.” dedi. İçlerinden iki kişi kalkıp Üsâme ibn Zeyd’e vardılar ve ona da “salât-ı vustâ”nın hangi namaz olduğunu sordular. Üsâme: “O öğle namazıdır.” diye cevap verip şöyle devam etti: “Allah’ın Rasûlü (sa) öğle namazını günün ortasında sıcağın şiddetli olduğu zamanda kıldırırken arkasında ya bir, ya iki saf olur; insanlar ya kaylûle uykusunda ya da ticaretlerinde olurlardı. Allah’ın Rasûlü (sa): “Düşündüm ki bu namaza gelmiyenlerin evlerini üstlerine yaka­yım.” buyurdu. Bunun üzerine “Namazlara ve orta namazına devam edin…” âyeti nâzîl oldu.

Müslim tarafından Zeyd ibn Erkam’dan rivayetle tahric olunan bir haberde o şöyle demiştir: Biz Hz. Peygamber’in arkasında namaz kılarken konuşurduk. Kişi namazda, yanındaki arkadaşı ile konuşurdu. Ne zaman ki “Allah’ın diva­nına tam  bir huşu  ve tâatle durun.” âyeti nazil oldu, namazda susmakla emrolunduk, konuşmamız da yasaklandı.

İbn Mes’ûd ve Zeyd ibn Erkam’dan rivayete göre ise şöyle demişlerdir: Biz, aynen kitab ehlinin yaptığı gibi namazda iken konuşur, selâm verir, selâm alır, kaç rek’at kıldınız diye sorardık. Allah Tealâ “Allah’ın divanına tam bir huşu ve tâatle durun.” âyetini indirdi de susmakla emrolunduk, konuşmamız yasaklandı.