22

٢٢

فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِى الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُوا اَرْحَامَكُمْ

(22) fe hel aseytüm in tevelleytüm en tüfsidu fil erdi ve tükattiu erhameküm
Demek siz dönecek miydiniz? yeryüzünde fesat çıkararak ve akrabalık bağlarını kopararak

(22) Then is it to be expected of you, if ye were put in authority, that ye will do mischief in the land, and break your ties of kith and kin?

1. fe : o zaman, öyleyse, yoksa
2. hel : (öyle) mi
3. aseytum : sizden umulur, beklenir
4. in : eğer
5. tevelleytum : siz döndünüz
6. en tufsidû : fesat çıkarmanız
7. fî el ardı : yeryüzünde
8. ve tukattıû : ve kesersiniz, öldürürsünüz
9. erhâme-kum : akrabalarınız, birbiriniz

فَهَلْ öyle miعَسَيْتُمْ إِنْ تَوَلَّيْتُمْ demek, iş başına geçip yönetimi ele alırsanızأَنْ تُفْسِدُوا hemen fesat çıkaracakفِي الْأَرْضِ yeryüzündeوَتُقَطِّعُوا ve koparıp parçalayacaksınızأَرْحَامَكُمْ akrabalık bağlarınızı