95

٩٥

وَاِنَّا عَلى اَنْ نُرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ

(95) ve inna ala en nüriyeke ma neidühüm lekadirun
Şüphesiz biz (onu gidermeye de kadiriz) onlara vaat edilen azabı sana göstermeye kadiriz

(95) And We are certainly able to show thee (in fulfillment) that against which they are warned.

1. ve innâ : ve muhakkak biz
2. alâ : üzerine, üstüne
3. en nuriye-ke : sana bizim göstermemiz
4. : şeyi
5. neidu-hum : onlara vaadediyoruz
6. le : mutlaka, elbette
7. kâdirûne : kaadir olanlar