١٥
اَفَعَيينَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِ بَلْ هُمْ فى لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَديدٍ
(15) efe ayina bil halkil evvel bel hum fi lebsim min halkin cedid
Biz ilk yaratılışta aciz mi kaldık? doğrusu onlar şüphe içindeler yeni bir yaratılıştan
(15) Were We then weary with the first Creation, that they should be in confused doubt about a new Creation?
1. | e | : mı |
2. | fe | : öyleyse, o halde, yoksa |
3. | ayînâ | : biz aciz olduk |
4. | bi el halkı | : yaratılışta |
5. | el evveli | : ilk |
6. | bel | : hayır, öyle değil |
7. | hum | : onlar |
8. | fî lebsin | : kuşku içinde |
9. | min halkın | : yaratılıştan |
10. | cedîdin | : yeni |
أَفَعَيِينَا biz acizlik mi gösterdikبِالْخَلْقِ yaratmakdaالْأَوَّلِ ilkبَلْ hayırهُمْ onlarفِيiçindedirler.لَبْسٍ karmaşık bir kuşkuمِنْ خَلْقٍ yaratılıştanجَدِيدٍ yeni
AÇIKLAMA
“Onlardan öncede Nuh kavmi, Ress halkı, Semud da yalanlamıştı. Ad, Firavun, Lût’un kardeşleri de, Eyke halkı ve Tubba kavmi de. Bütün bunlar peygamberleri yalanladılar da (onlar hakkında) tehdidim hemen gerçekleşiverdi.” Yani Allah Tealâ Kureyş kâfirlerini peygamberlerini yalanlamış olan önceki milletlere verdiği azabın benzerini vermekle tehdit etmiştir. Allah Tealâ önceki milletlerden bazılarına Nuh (a.s.) kavmi gibi tufan ile, Firavun’un kavmi gibi bazılarını denize gark etmek ile, Hud (a.s.)’un kavmi Ad gibi bazı kavimleri uğultulu azgın bir fırtına ile, Lût (a.s.)’un kavmi gibi bazı kavimleri küçük taşları savuran ve toprağın çökmesine sebep olan fırtına ile, Semud, Medyen halkı, ve Şuayb (a.s)’in kavmi olan Eyke ashabı gibi bazı kavimleri şiddetli bir ses ile, Karun ve ashabı gibi bazılarını da yerin dibine geçirmekle cezalandırmıştır.
Bu milletlerden her biri Allah’ın kendisine gönderdiği peygamberi yalanladıkları için Allah’ın tehdidinin onlar hakkında gerçekleşmesi kesinleşmiş ve yalanlamaları üzerine azap onların üzerinde hemen gerçekleşmiştir. Öyleyse inkarcı Kureyş kavmi kendileri gibi inkarcı olan kavimlere isabet eden azabın benzerine maruz kalmaktan sakınsınlar. Çünkü öncekilere azabın gelmesinin illeti bunlarda da mevcuttur. Zira önceki milletler peygamberleri yalanladıkları için cezalandırılmışlardı.
Daha sonra Allah Tealâ yeniden dirilişin mümkün olduğuna dair bizzat muhatapların kendilerinden bir delil zikretmiştir. Şöyle buyurmuştur:
“İlk yaratmada acizlik mi gösterdik ? Hayır, onlar yeni bir yaratma hususunda şüphe içindedirler.” Yani hiç mevcut değillerken onları yoktan ilk defa yaratmamızda biz acziyet mi gösterdik? Hayır! O halde yeniden diriltmek ve onları tekrar yaratmak hususunda acizlik göstereceğimizden nasıl bahsedilebilir? Hem bir şeyi tekrar yapmak ilk defa yapmaktan daha kolaydır. Nitekim Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:
“O ilkin mahlukâtı yaratan ve sonra tekrar yaratacak olandır ki bu ona göre daha kolaydır.” (Rum, 30/27). Başka bir ayette de şöyle buyurmuştur: “Kendi yaratılışını unutup bize bir misal getirdi ve bu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş dedi. (Habibim) De ki: Onu ilk defa yaratan ona hayat vercektir. O, her yaratmayı hakkıyla bilendir.” (Yasin, 36/78, 79).
Sahih olan kudsî hadiste şöyle gelmiştir: Allah Tealâ şöyle der: “Ademoğlu’nun “Beni ilk defa yarattığı gibi tekrar yaratamaz.” demesi bana hoş gelmez. Halbuki ilk yaratma bana tekrar yaratmadan daha kolay değildir.”
Müşrikler sadece yeni bir yaratma hakkında şüphe ve şaşkınlık içindedirler. Onların şüphe ve tereddüt içinde oldukları yaratma, ölülerin yeniden diriltilmesidir. Müşrikler mahlukâtm ilk olarak yaratıldığını kabul ediyorlarsa -ki ediyorlar-, o takdirde onların yeniden dirilişi inkâr etmeleri doğru değildir. Bu şekilde kâfirler azarlanmış ve onlara karşı açık bir delil getirilmiştir