24

٢٤

اَمْ يَقُولُونَ افْتَرى عَلَى اللّهِ كَذِبًا فَاِنْ يَشَاِ اللّهُ يَخْتِمْ عَلى قَلْبِكَ وَيَمْحُ اللّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِه اِنَّهُ عَليمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

(24) em yekuluneftera alellahi keziba fe iy yeşeillahü yahtim ala kalbik ve yemhullahül batile ve yühikkul hakka bi kelimatih innehu alimüm bizatis sudur
Yoksa Allah’a bir yalan iftira etti mi diyorlar? eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürlerdi Allah batılı mahveder ve hak olan o kelimeleri ortaya koyar şüphesiz o, göğüslerde olanları bilendir

(24) What! Do they say, He has forged a falsehood against Allah? But if Allah willed, He could seal up thy heart, and Allah blots out Vanity, and proves the Truth by His Words. For He knows well the secrets of all hearts.

1. em : yoksa
2. yekûlûne : diyorlar
3. ifterâ : iftira attı, uydurdu
4. alâ allâhi : Allah’a karşı
5. keziben : yalan
6. fe : böylece, bununla birlikte
7. in : eğer
8. yeşei allâhu : Allah dilerse
9. yahtim : mühürler
10. alâ : üzerini
11. kalbi-ke : senin kalbin
12. ve yemhu : ve siler, mahveder, yok eder
13. allâhu : Allah
14. el bâtıla : bâtıl
15. ve yuhıkku : ve gerçekleştirir
16. el hakka : hakkı
17. bi kelimâti-hi : onun (kendi) kelimeleriyle, sözleriyle
18. inne-hu : muhakkak ki o
19. alîmun : çok iyi bilen
20. bi zâti es sudûri : gönüllerde olanı

أَمْ yoksaيَقُولُونَ mi diyorlarافْتَرَى iftira ettiعَلَى اللَّهِ Allah’a karşıكَذِبًا yalanفَإِنْ oysa eğerيَشَأْ dilerseاللَّهُ Allahيَخْتِمْ mühürlerعَلَى قَلْبِكَ senin de kalbiniوَيَمْحُ yok edip-ortadan kaldırırاللَّهُAllahالْبَاطِلَ batılıوَيُحِقُّ ve hak olarak gerçekleştirirالْحَقَّ hakkıبِكَلِمَاتِهِ kendi kelimeleriyleإِنَّهُ çünkü Oعَلِيمٌ çok iyi bilendirبِذَاتِ özünde olanıالصُّدُورِ sinelerin