71

٧١

فَانْطَلَقَا حَتّى اِذَا رَكِبَا فِى السَّفينَةِ خَرَقَهَا قَالَ اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَا لَقَدْ جِءْتَ شَيًْا اِمْرًا

(71) fentaleka hatta iza rakiba fis sefineti harakaha kale eharakteha li tüğrika ehleha le kad ci’te şey’en imra

sonra kalkıp gittiler nihayet bir gemiye bindiler onu yaraladı dedi sen gemiyi içindekileri boğmak için mi yaraladın gerçekten yaptığın şey çok büyük bir iş

(71) So they both proceeded: until, when they were in the boat, he scuttled it. Said Moses: hast thou scuttled it in order to drown those in it? truly a strange thing hast thou done

1. fentalakâ (fe intalakâ) : böylece (ikisi) gittiler
2. hattâ : oluncaya kadar
3. izâ : olduğu zaman
4. rakibâ : (ikisi) bindi
5. fî es sefîneti : bir gemiye
6. haraka-hâ : onu deldi
7. kâle : dedi
8. e harakte-hâ : onu deldin mi
9. li tugrika (garaka) : garketmen (boğman, batırman) için : (garkoldu, boğuldu, battı)
10. ehle-hâ : onun ehlini (ahalisini, içinde bulunanları)
11. lekad : andolsun
12. ci’te : sen (geldin) yaptın, tahakkuk ettirdin
13. şey’en : bir şey
14. imren : büyük iş