٣٨
فَاتِ ذَاالْقُرْبى حَقَّهُ وَالْمِسْكينَ وَابْنَ السَّبيلِ ذلِكَ خَيْرٌ لِلَّذينَ يُريدُونَ وَجْهَ اللّهِ وَاُولءِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
(38) feati zelkurba hakkahu vel miskine vebnes sebil zalike hayrul lillezine yüridune vechellahi ve ülaike hümül müflihun
Akrabaya hakkını verin miskinlere de yolda kalmışa da bu daha hayırlıdır isteyenler için Allah’ın zatını işte onlar felaha erenlerdir
(38) So give what is due to kindred, the needy, and the wayfarer. That is best for those who seek the Countenance, of Allah, and it is they who will prosper.
1. | fe | : öyleyse |
2. | âti | : ver |
3. | zâ | : sahip |
4. | el kurbâ | : yakınlık, yakın olan, akraba |
5. | hakka-hu | : onun hakkı |
6. | ve el miskîne | : ve miskinler, yoksul ihtiyarlar |
7. | vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) | : ve yolcular |
8. | zâlike | : işte bunlar |
9. | hayrun | : daha hayırlıdır |
10. | li | : çin |
11. | ellezîne | : o kimseler, onlar |
12. | yurîdûne | : isterler |
13. | vechallâhi (veche allâhi) | : Allah’ın |
14. | ve ulâike | : ve işte onlar |
15. | hum | : onlar |
16. | el muflihûne | : felâha erenler |