٨٥
مَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُنْ لَهُ نَصيبٌ مِنْهَا وَمَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّءَةً يَكُنْ لَهُ كِفْلٌ مِنْهَا وَكَانَ اللّهُ عَلى كُلِّ شَىْءٍ مُقيتًا
(85) mey yeşfa’ şefaaten hasenetey yekül lehu nesiybüm minha ve mey yeşfa’ şefaaten seyyietey yekül lehu kiflüm minha ve kanellahü ala külli şey’im mükiyta
her kim bulunursa güzel bir şefaatte ona vardır bundan bir nasip her kimde bulunursa kötü bir şefaatte ona da bir misli vardır Allah edendir her şeyi müşade ve himaye
(85) Whoever recommends and helps a good cause becomes a partner therein: and whoever recommends and helps an evil cause, shares in its burden: and Allah hath power over all things.
1. | men | : kim, kimse, kişi |
2. | yeşfa’ | : şefaat eder, yardımcı olur |
3. | şefâaten haseneten | : güzel şefaat |
4. | yekun | : olur |
5. | lehu | : onun |
6. | nasîbun | : pay, hisse, nasip |
7. | min-hâ | : ondan |
8. | ve men | : ve kim |
9. | yeşfa’ | : şefaat eder, yardımcı olur |
10. | şefâaten seyyieten | : kötü şefaat |
11. | yekun | : olur |
12. | lehu | : onun |
13. | kiflun | : şer için olan nasip, pay |
14. | min-hâ | : ondan |
15. | ve kâne | : ve oldu |
16. | allâhu | : Allah |
17. | alâ | : …’a |
18. | kulli şey’in | : her şey |
19. | mukîten | : mukayyet olan, gözeten |
مَنْ her kimيَشْفَعْ şefaat ederseشَفَاعَةً bir şefaatlaحَسَنَةً güzelيَكُنْ vardırلَهُ kendisi içinنَصِيبٌ bir payمِنْهَا ondanوَمَنْ her kim deيَشْفَعْ şefaatte bulunursaشَفَاعَةً bir şefaatleسَيِّئَةً kötüيَكُنْ vardırلَهُ onun için deكِفْلٌ bir payمِنْهَا ondanوَكَانَ dirاللَّهُ Allahعَلَى كُلِّ شَيْءٍ her şeyeمُقِيتًا hakkıyla gücü yeten
SEBEB-İ NÜZUL
Yahudiler, Hz. Peygamber (sa)’ın huzuruna girerken “es-Sâmu aleykum” derlerdi. (Arapçada) “es-Sâm da ölüm anlamındaydı. Hz. Aişe bir gün Hz. Peygamber (sa)’e bu şekilde selâm verdiklerini duyunca esâm ve lanet sizin üzerinize olsun! Bunu Allah’ın Rasûlü’ne mi söylüyorsunuz?” dedi. Hz. Peygamber: “Ben onlara, ne diyordum, biliyor musun? Ben de onlara: “ve aleyküm sizin de üzerinize olsun.” diyordum.” buyurdular da bu ayeti kerime nazil oldu.