٧٤
وَالَّذينَ امَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فى سَبيلِ اللّهِ وَالَّذينَ اوَوْا وَنَصَرُوا اُولءِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَريمٌ
(74) vellezine amenu ve haceru ve cahedu fi sebilillahi vellezine avev ve nesaru ülaike hümül mü’minune hakka lehüm mağfiratüv ve rizkun kerim
onlar ki iman ettiler hicret ettiler Allah yolunda cihat ettiler o kimseler ki barındırdılar, yardım ettiler işte onlar hakiki müminlerdir onlar için mağfiret ve kerim rızık (vardır)
(74) Those who believe, and adopt exile, and fight for the Faith, in the cause of Allah, as well as those who give (them) asylum and aid, these are (all) in very truth the Believers: for them is the forgiveness of sins and a provision most generous.
1. | ve | : ve |
2. | ellezîne âmenû | : âmenû olan kimseler |
3. | ve hâcerû | : ve hicret ettiler |
4. | ve câhedû | : ve cihad ettiler |
5. | fî sebîli allâhi | : Allah’ın yolunda |
6. | ve | : ve |
7. | ellezîne âvev | : o kimseler ki barındırdılar, himaye ettiler |
8. | ve nasarû | : ve yardım ettiler |
9. | ulâike | : işte onlar |
10. | hum el mu’minûne | : onlar mü’minlerdir |
11. | hakkân | : hak olan, gerçek olan |
12. | lehum | : onlara, onlar için |
13. | magfiretun | : mağfiret |
14. | ve rizkun | : ve rızık (vardır) |
15. | kerîmun | : kerim, bol |