7

٧

اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَاْتُمْ فَلَهَا فَاِذَا جَاءَ وَعْدُ الْاخِرَةِ لِيَسُؤُا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبيرًا

(7) in ahsentüm ahsentüm li enfüsiküm ve in ese’tüm feleha fe iz cae va’dül ahirati li yesuu vücuheküm ve li yedhulül mescide kema dehaluhü evvele merrativ ve liyütebbiru ma alev tetbira
eğer iyilik ederseniz kendi nefsinize iyilik etmiş olursunuz eğer kötülük ederseniz o da kendinizedir artık zaman geldiğinde ahirde olacak vaadin sizlerin yüzleri kötüleşsin (Allah’ın) mescidine girsinler birinci defa oraya girdikleri gibi mahvetsinler diye üzerlerine musallat edeceğiz

(7) If ye did well, ye did well for yourself if ye did evil, (ye did it) against yourself. So when the second of the warnings came to pass, (we permitted your enemies) to disfigure your faces, and to enter your temple as they had entered it before, and to visit with destruction all that fell into their power.

1. in ahsentum : eğer ahsen olursanız, ahsen davranırsanız
2. ahsen-tum : ahsen oldunuz
3. li enfusi-kum : kendi nefsiniz için
4. ve in ese’tum : ve eğer kötülük ederseniz, kötü davranırsanız
5. fe lehâ, : artık onun(dur)
6. fe izâ câe : geldiği zaman
7. va’du : vade, zaman
8. el âhıreti : diğeri, sonraki
9. li yesûu : fena olması için
10. vucûhe-kum : sizin yüzleriniz
11. ve li yedhulû : ve girsinler, dahil olsunlar
12. el mescide : mescid
13. kemâ : gibi
14. dehalû-hu : ona girdiler
15. evvele : evvel, ilk
16. merretin : defa, kere
17. ve li yutebbirû : ve helâk etmeleri için
18. mâ alev : ele geçirdikleri, üstün oldukları şeyler, üstünlükleri
19. tetbîren : helâk ederek, mahvederek