149

١٤٩

قُلْ فَلِلّهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ فَلَوْ شَاءَ لَهَديكُمْ اَجْمَعينَ

(149) kul fe lillahil huccetül baliğah fe lev şae le hedaküm ecmeiyn

de ki ulaşılmış tam ücret Allah’ındır velev o, dilemiş olsaydı elbette hepinizi hidayete erdirirdi

(149) With Allah is the argument that reaches home: if it had been his will, He could indeed have guided you all.

1. kul : de
2. fe li allâhi : artık Allah’ın
3. el huccetu : delil
4. el bâligatu : en üstün, en kuvvetli, kesin olan
5. fe : öyleyse
6. lev şâe : eğer o dileseydi
7. le hedâ-kum : elbette sizi hidayete erdirirdi
8. ecmaîne : hepsi, topluca

قُلْ de kiفَلِلَّهِ Allah’ındırالْحُجَّةُ delilالْبَالِغَةُ apaçıkفَلَوْ شَاءَ O dileseydiلَهَدَاكُمْ elbette hidayete erdirirdiأَجْمَعِينَ hepinizi