35

٣٥

وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِنَفْسِه قَالَ مَا اَظُنُّ اَنْ تَبيدَ هذِه اَبَدًا

(35) ve dehale cennetehu ve hüve zalimül li nefsih kale ma ezunnü en tebide hazihi ebeda

ve bahçesine girdi o nefsine luzümkar olarak zannetmiyorum dedi bunun hiçbir zaman yok olacağını

(35) He went into his garden in a state (of mind) unjust to his soul: he said, “I deem not that this will ever perish,

1. ve dehale : ve girdi
2. cennete-hu : onun bahçesi
3. ve huve : ve o
4. zâlimun : zulmeden
5. li nefsi-hi : (onun nefsine) kendi nefsine
6. kâle : dedi
7. mâ ezunnu : ben sanmıyorum
8. en tebîde : kuruyup yok olmak, helâk olmak
9. hâzihî : bu
10. ebeden : ebediyyen