65

٦٥

فَاِذَا رَكِبوُا فِى الْفُلْكِ دَعَوُا اللّهَ مُخْلِصينَ لَهُ الدّينَ فَلَمَّا نَجّيهُمْ اِلَى الْبَرِّ اِذَا هُمْ يُشْرِكُونَ

(65) fe iza rakibu fil fülki deavüllahe muhlisiyne lehüd din felemma neccahüm ilel berri izahüm yüşrikun
Gemiye bindikleri zaman Allah’a (ihlas ile) o’nun dini (üzerine) dua ederler velakin onları karaya (çıkarıp) kurtarınca o zaman onlar yine müşrik olurlar

(65) Now, if they embark on a boat, they call on Allah, making their devotion sincerely (and exclusively) to Him but when He has delivered them safely to (dry) land, behold, they give a share (Of their worship to others)!

1. fe izâ : o zaman
2. rakibû : bindiler
3. fî el fulki : gemiye
4. deavûllâhe (deavû allâhe) : Allah’a dua ettiler
5. muhlisîne : halis olarak, halis kılarak
6. lehu : ona
7. ed dîne : dîn
8. fe : fakat
9. lemmâ : olduğu zaman
10. neccâ-hum : onları kurtardı
11. ilâ el berri : karaya
12. izâ : o zaman, hemen
13. hum : onlar
14. yuşrikûne : şirk koşarlar