106

١٠٦

وَمَا يُؤْمِنُ اَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ اِلَّا وَهُمْ مُشْرِكُونَ

(106) ve ma yü’minü ekseruhüm billahi illa ve hüm müşrikun

onların çoğu iman ederler Allah’a ancak şirk koşarak

(106) And most of them believe not in Allah without associating (others as partners) with him

1. ve mâ yu’minu : inanmazlar, mü’min olmazlar
2. ekseru-hum : onların çoğu
3. billâhi (bi allâhi) : Allah’a
4. illâ : ancak, hariç
5. ve hum muşrikûne : ve onlar şirk koşanlardır (müşriklerdir)

SEBEB-İ NÜZUL

Hz. Peygamber isa», araplar kendisine Ya’kûb (as)’un kıssasını anlatmasını istediklerinde onlara bu kıssayı haber verip anlatınca iman edeceklerini zannetmiş ve fakat onların iman etmemeleri üzerine Onu teselli için ya da “bu kıssayı anlatabilirse müslüman olacakları va’dinde bulunmuşlar ve fakat Hz. Peygamber (sa)”in anlatmasına rağmen va’dlerinden dönerek müslüman olmamışlar da yine Onu teselli için Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirmiş.

Hasen, Mücahid, Amir eş-Şa’bî ve müfessirlerin çoğu bu âyet-i kerimenin, hem Allah’ı yaratıcıları ve her şeyin yaratıcısı olarak ikrar edip hem de putlara tapınan bir topluluk hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir.

İbn Abbâs ise Arap müşriklerinin “Buyur Allahım; senin ortağın yok, ancak senin hem kendisine, hem de sahip olduklarına sahip olduğun ortağın müstesna” şeklinde telbiyede bulunmaları üzerine nazil olduğunu söyler.

Bu âyet-i kerimenin “Dühân kıssası” hakkında nazil olduğu da söylenmiştir. Şöyle ki: Hz. Peygamber (sa)’in Mekke müşrikleri hakkında “Allah’ım, Mudar’a olan baskınını şiddetlendir, Allah’ım onlara Yûsuf un kıtlık seneleri gibi kıtlık seneleri ver.” şeklindeki bedduası üzerine başlarına gelen kıtlık senelerinde Mekkelileri bir duman kaplamış da Dühân Sûresinde işaret olunduğu üzere: “Rabbımız, bu azabı üzerimizden açıp kaldır; bizler mü’minleriz.” demişler (âyet: 12). İşte imanları bu sözleridir. Müşrik olmaları da kıtlık ve sıkıntıları onlardan açılıp kaldırılınca, aynı Sûrenin 15.âyetinde işaret olunduğu üzere tekrar küfre dönmüş olmalarıdır.