32

٣٢

وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلًا رَجُلَيْنِ جَعَلْنَا لِاَحَدِهِمَا جَنَّتَيْنِ مِنْ اَعْنَابٍ وَحَفَفْنَاهُمَا بِنَخْلٍ وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمَا زَرْعًا

(32) vadrib lehüm meseler racüleyni cealna ilahadi hima cenneteyni min a’nabiv ve hafefnahüma bi nahliv ve cealna beynehüma zer’a

onlara anlat iki adamın misalini ikisinden birine vermişiz her türlü üzümden iki bağ her iki bahçenin etrafını da hurma ile çevirmişiz her ikisinin arasını da ekinlik yapmışız

(32) Set forth to them the parable of two men: for one of them we provided two gardens of grapevines and surrounded them with date palms in between the two we placed corn fields.

1. vadrıb : örnek ver
2. lehum : onlara, onlar için vardır
3. meselen : misal, örnek
4. raculeyni : iki adam
5. cealnâ : kıldık, verdik
6. li ehadi-himâ : ikisinden birine
7. cenneteyni : iki bahçe
8. min a’nâbin : üzüm bağından
9. ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
10. bi nahlin : hurmalıklarla
11. ve cealnâ : ve kıldık
12. beyne-humâ : ikisinin arasında
13. zer’an : ekinler


SEBEB-İ NÜZUL
Onlara iki adamı misal ver ki birisine iki üzüm bağı verip çevresini hurmalıklarla çevirmiş ve aralarında ekinler bitirmiştik.