87

٨٧

وَيَوْمَ يُنْفَخُ فِى الصُّورِ فَفَزِعَ مَنْ فِى السَّموَاتِ وَمَنْ فِى الْاَرْضِ اِلَّا مَنْ شَاءَ اللّهُ وَكُلٌّ اَتَوْهُ دَاخِرينَ

(87) ve yevme yünfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdi illa men şaellah ve küllün etevhü dahirin
O gün sur’a üfürülür artık müthiş bir korkuya kapılmıştır göklerde ve yeryüzünde kim (varsa) ancak Allah’ın dilediği hariç hepsi boyunlarını bükmüş olarak ona gelirler

(87) And the Day that the Trumpet will be sounded then will be smitten with terror those who are in the heavens, and those who are on earth, except such as Allah will please (to exempt): and all shall come to His (Presence) as beings conscious of their lowliness.

1. ve yevme : ve o gün
2. yunfehu : üfürülür
3. fî es sûri : sur’un içine, sur’a
4. fe : o zaman, böylece
5. fezia : dehşete kapıldı, korkuya kapıldı
6. men : kim, kimse
7. fî es semâvâti : semalarda, göklerde
8. ve men : ve kimse
9. fî el ardı : yeryüzünde
10. illâ : hariç
11. men : kimse
12. şâe allâhu : Allah diledi
13. ve kullun : ve herkes
14. etev-hu : ona geldiler
15. dâhırîne : zelil olarak, boyun eğerek