١٩
وَمَنْ اَرَادَ الْاخِرَةَ وَسَعى لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُولءِكَ كَانَ سَعْيُهُمْ مَشْكُورًا
(19) ve men eradel ahirate ve sea leha sa’yeha ve hüve mü’minün fe ülaike kane sa’yühüm meşkura
ama kimde ahiret istemişse çalışmasını da ahirete göre yapmışsa ve mü’min olarak artık böyle olanların çalışmaları şükranla karşılanır
(19) Those who do wish for the (things of) the Hereafter, and strive therefor with all due striving, and have Faith, they are the ones whose striving is acceptable (to Allah).
1. | ve men | : ve kim |
2. | erâde el âhırete | : ahireti istedi |
3. | ve saâ | : ve çalıştı |
4. | lehâ | : ona, onun için |
5. | sa’ye-hâ | : onun çalışması |
6. | ve huve | : ve o |
7. | mu’minun | : mü’min |
8. | fe | : o zaman, böylece |
9. | ulâike | : işte onlar |
10. | kâne | : oldu |
11. | sa’yu-hum | : onların çabası, onların çalışması |
12. | meşkûren | : şükre değer olan, şükredilen, karşılığını hakeden |