82

٨٢

اَلَّذينَ امَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا ايمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُولءِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ

(82) ellezine amenu ve lem yelbisu imanehüm bi zulmin ülaike lehümül emnü ve hüm mühtedun

iman eden kimseler var ya imanlarına zulüm karıştırmayan işte onlar emin olunmuşlardır ve hidayete erenler onlardır

(82) It is those who believe and confuse not their beliefs with wrong that are (truly) in security, for they are on (right) guidance.

1. ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
2. ve lem yelbisû : ve karıştırmazlar
3. îmane-hum : îmânlarını
4. bi zulmin : zulümle
5. ulâike : işte onlar
6. lehum el emnu : onlar emindirler
7. ve hum : ve onlar
8. muhtedûne : hidayete eren (kimse)lerdir

الَّذِينَ آمَنُوا iman edenlerوَلَمْ يَلْبِسُوا ve karıştırmayanlara gelinceإِيمَانَهُمْ imanlarınaبِظُلْمٍ zulümأُوْلَئِكَ işteلَهُمْ onlar içindirالْأَمْنُ güvenوَهُمْ onlardırمُهْتَدُونَ hidayete erenler de


SEBEB-İ NÜZUL

l. Ebu Davud et-Tayâlisî’nin kendi isnadıyla Abdullah ibn Mes’ûd’dan ri­vayetinde o öyle anlatıyor: “İman edenler bununla beraber imanlarını zulümle bulaştırmayanlar var ya, işte onlardır ki emin olmak hakki kendilerinindir…” âyeti nazil olunca sahabe:” Hangimiz imanını zulümle karıştırmaz ki!?” diye sızlandılar da “Oğulcuğum, Allah’a şirk koşma. Hiç kuşkusuz Allah’a şirk koşmak çok büyük bir zulümdür.” (Lokman, 31/13) âyeti nazil oldu  ve buradaki zulmün herhangi bir zulüm, bir haksızlık ol­mayıp bu zulümle Allah’a şirk koşmanın kastedildiği beyan edildi de sahabe rahatladı.

2. İbn Ebî Hâtim’in Bekr ibn Sevâde’den rivayetinde o şöyle anlatıyor: Düşman saflarından bir adam müslümanlara saldırıp birisini öldürdü, sonra tekrar bir hamle daha yaptı ve birisini daha öldürdü. Sonra bir hamle daha yaptı, bir müslümanı daha öldürdü, sonra gelip: “Bütün bunlardan sonra müslüman olmak bana bir fayda verir mi?” diye sordu. Rasûlullah (sa): “Evet, fayda verir.” buyurdular. Kısrağını kamçılayıp iman etmezden önce arkadaşları olan kâfirlerin içine daldı, onlara saldırıp birisini, sonra birisini daha, sonra bir üçüncüsünü daha öldürdü, sonra da öldürüldü. Onlar “İman edenler, bununla beraber imanlarını zulümle bulaştırmayanlar…” âyet-i kerimesinin onun hakkında indiğini söylerler.