1


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحيمِ

١

هَلْ اَتى عَلَى الْاِنْسَانِ حينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيًْا مَذْكُورًا

(1) hel eta alel’insani hiynüm mined dehri lem yekun şey’en mezkura
Gerçekten insan üzerine geldi ki dehrden öyle bir zaman (o zaman insan) anılmayan bir şeydi

(1) Has there not been over Man a long period of Time, when he was nothing (not even) mentioned?

1. hel : mi
2. etâ : geldi, geçti
3. alâ : üzerinden
4. el insâni : insan
5. hînun : sınırsız vakit
6. min : den, dan
7. ed dehri : uzun bir süre, uzun bir zaman
8. lem yekun : henüz olmadı, değil
9. şey’en : bir şey
10. mezkûren : zikredilen, anılan

هَلْ أَتَىgeçmedi miعَلَى üzerindenالْإِنسَانِinsanınحِينٌ bir süreمِنَ الدَّهْرِuzunلَمْ يَكُنْolmadığıشَيْئًا bir şeyمَذْكُورًاkendisi anılmaya değer


SEBEB-İ NÜZUL
Sûrenin nıekkî veya medenî oluşu ihtilaflıdır. İbn Yesâr ve Mukatil mekkî olduğunu söylemişlerdir. Bu. İbn Abbâs’tan da rivayet edilmiştir. Mücahid ve Katâde’nin de içinde bulunduğu cumhur ise medenî olduğu görüşündedir.

Hasen ve İkrime “Öyleyse Rabbinin hükmüne sabret ve onlardan hiçbir günahkâra ve inkarcıya itaat etme.” (âyet: 24) âyeti dışında Sûrenin mekkî ol­duğunu söylemişlerdir.

Mâverdî ise Sûrenin, başından “Muhakkak ki Kurân’ı sana indiren Biziz Biz.” (âyet: 23) âyetine kadar medenî, bundan sonrasının ise mekkî olduğunu nakleder. Kurtubî, medenî olduğu ve Rahman Sûresinden sonra nazil olduğu görüşüne de yer vermiştir