104

١٠٤

وَاِذَا قيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا اِلى مَا اَنْزَلَ اللّهُ وَاِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَ وَجَدْنَا عَلَيْهِ ابَاءَنَا اَوَلَوْ كَانَ ابَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْا وَلَا يَهْتَدُونَ

(104) ve iza kiyle lehüm tealev ila ma enzelellahü ve iler rasuli kalu hasbüna ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya’lemune şey’ev ve la yehtedun

onlara indirildiği zaman “Allah’ın indirdiği hükümlere ve resulüne gelin” dediler ki “bize babalarımızın üzerinde bulduğumuz şey yeter” babaları bir şey bilmiyorlar ve hidayet yoluna gitmiyorlarsa da mı

(104) When it is said to them: “Come to what Allah hath revealed they say: “Enough for us are the ways we found our fathers following.” What! even though their fathers were void of knowledge and guidance?

1. ve izâ kîle lehum : ve onlara denildiği zaman
2. teâlev : gelin
3. ilâ mâ enzele : indirdiği şeye
4. allâhu : Allah (cc.)
5. ve ilâ er resûli : ve Resûl’e
6. kâlû : dediler
7. hasbu-nâ : bize yeter
8. mâ vecednâ : bulduğumuz şey
9. aleyhi : onun üzerine, üzerinde
10. âbâe-nâ : babalarımız, atalarımız
11. e ve lev kâne : ve olsa da mı?
12. âbâu-hum : onların babaları, ataları
13. lâ ya’lemûne : bilmiyorlar
14. şey’en : bir şey
15. ve lâ yehtedûne : ve hidayette değiller, hidayete ermediler

وَإِذَا قِيلَ denildiği zamanلَهُمْ onlaraتَعَالَوْا gelinإِلَى مَا أَنزَلَ indirdiğineاللَّهُ Allah’ınوَإِلَى الرَّسُولِ ve Rasul’üneقَالُوا dedilerحَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا bulduğumuz şey bize yeterعَلَيْهِ üzerindeآبَاءَنَا atalarımızıأَوَلَوْ كَانَ ya idiyseآبَاؤُهُمْ atalarıلَا يَعْلَمُونَ bilmeyenشَيْئًا bir şeyوَلَا يَهْتَدُونَ ve doğru yolda olmayan kimseler


AÇIKLAMA

Şanı yüce Allah sözü geçen bu dört şeyi haram kılmayı asla teşri etmemiş­tir, yüce Allah bahîre’yi de, sâibe’yi de vasîle’yi de hâmî’yi de haram kılmış de­ğildir. Fakat cahiliye mensupları yapacaklarını yapıp bunları da Allah’ın şeriatine nispet ederek haram kılmadığı şeyleri haram kılmakla hem yalan uydu­ruyorlar, hem Allah’a iftira ediyorlar. Onların büyük çoğunluğu da bunun Allah’a bir iftira olduğunu, aklı ve fikri devreden çıkarmak olduğunu, küfür, put­perestlik ve şirk olduğunu akıllarıyla kavrayamamaktadırlar. Oysa Allah küf­rü emretmez, kullarının kâfir olması onu hoşnut etmez.

Bu şeyleri ilk haram kılıp Araplara putlara tapmayı yasalaştıran kişi Huzaalı Amr b. Luha/dır. Bu kişi, Hz. İbrahim’in dinini değiştirip bahîraların ku­laklarını dildi. Şaibeleri ilk serbest bırakan ve hâmî denilen develerin sırtları­na yük vurmayı yasaklayan kişi de odur.

Buharı, Hz. Aişe’nin şöyle dediğini rivayet etmektedir: Resulullah (s.a.) buyurdu ki: “Ben Cehennemi gördüm, o birbirini yiyip duruyordu. Amr b. Lu-hay’ı da bağırsaklarını sürükler halde gördüm. Şaibeleri ilk serbest bırakan odur.”

Taberî de Ebu Hureyre’den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Resulullah (s.a.)’ı Eksem b. el-Cevn’e şöyle derken dinledim: “Ey Eksem ben Amr b. Luhay b. Kami’a b. Hindifi ateşte bağırsaklarını sürükler halde gördüm. Senden ona ondan da sana daha çok benzeyen bir kimseyi görmedim.” Eksem şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulü! Ona benzemenin bana zarar vereceğinden korkarım.” Re­sulullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Asla! Çünkü sen müminsin, o ise kâfirdir. İsma­il’in dinini ilk değiştiren, bahîre’nin kulağını ilk dilen, şaibeleri ilk serbest bıra­kan, hamilerin sırtına yük vurulmasını ilk yasaklayan odur.”

Daha sonra Kur’an-ı Kerim bu uygulamaları yapan cahiliye müşrikleri ile şöylece tartışmaktadır: “Onlara Allah’ın indirdiğine ve Rasulüne geliniz, denil­diği zaman…” yani müşrikler, “Allah’ın indirmiş olduğu hükümler gereğince ve bu hükümleri tebliğ edip onların mücmellerini açıklayan Rasulünün emrince amele geliniz” denildiğinde şöyle cevap verirler: “Atalarımızı üzerinde bulduğu­muz yol bize yeter. Bu konuda onlar bizim önderlerimizdir, onlar bizim liderlerimizdir, bizim hukukumuzu belirleyenler onlardır ve biz onların ardından gi­deriz.”

Şanı yüce Allah onlara inkârî bir soru ile şunu sormaktadır: Bu onlar için yeterli midir? Ataları hiç bir şekilde yasa koymayı beceremeyen, din ve dünya ile ilgili hususlarda neyin maslahat ve hayır olduğunu kesinlikle bilemeyen kimseler olsalar da mı? O ataları putperestliğin karanlıklarında ve hurafe dolu inançların seraplarında gelişigüzel yol alıyorlar, nevalarına göre bir takım hü­kümleri yasa yapıyorlardı. Kız çocuklarını diri diri gömmek, içki içmek, yetim ve kadınlara zulmetmek, her türlü hayasızlık ve çirkinlikleri işlemek, basit se­beplerle savaş ilân etmek, kin ve düşmanlıkları alevlendirmek gibi şeyleri yasalaştırıyorlardı.

İşte bu, aynı zamanda kör taklidi ve herhangi bir anlayış ve idrâk söz ko­nusu edilmeden miras yoluyla devralınan taassubu bir tenkittir. Nitekim yüce Allah bu gibi bir çok ayetten birisi olan şu ayet-i kerimede şöyle buyurmakta­dır: “Onlara “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman onlar “Hayır, biz ata­larımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya ataları hiç bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu da bulamamış idiyseler?” (Bakara, 2/170)