83

٨٣

فَمَا امَنَ لِمُوسى اِلَّا ذُرِّيَّةٌ مِنْ قَوْمِه عَلى خَوْفٍ مِنْ فِرْعَوْنَ وَمَلَاءِهِمْ اَنْ يَفْتِنَهُمْ وَاِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِى الْاَرْضِ وَاِنَّهُ لَمِنَ الْمُسْرِفينَ

(83) fe ma amene li musa illa zürriyyetüm min kavmihi ala havfim min fir’avne ve meleihim ey yeftinehüm ve inne fir’avne lealin fil ard ve innehu le minel müsrifin

iman etti musa’ya kavminden ancak bir taife firavun ve yakınlarının korkusundan (iman etmediler) onlar fitneye düştü gerçekten firavun o yerde üstün idi şüphesiz o ileri gidenlerdendi

(83) But none believed in Moses except some children of his people, because of the fear of Pharaoh and his chiefs, lest they should persecute them and verily Pharaoh was an arrogant on the earth and he was indeed one of the transgressors

1. fe : bundan sonra
2. mâ âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
3. li mûsâ : Musa’ya
4. illâ : ancak, …den başka, hariç
5. zurriyyetun : zürriyet, sülâle
6. min kavmi-hî : onun kavminden
7. alâ havfin : korkusu üzerine, korkusuyla
8. min fir’avne : firavundan
9. ve melâi-him : ve onun ileri gelenleri
10. en yeftine-hum : onları fitneye düşürmesi (onlara işkence etmesi)
11. ve inne : ve muhakkak
12. fir’avne : firavun
13. le âlin : çok kibirli, büyüklük taslayan, üstün (zorba)
14. fî el ardı : yeryüzünde
15. ve inne-hu : ve muhakkak o
16. le min el musrifîne : haddi aşanlardan, müsriflerden, azgınlardan