61

٦١

فَبِاَىِّ الَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

(61) fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

(61) Then which of the favours of your Lord will ye deny?

1. fe : o halde
2. bi eyyi : hangi
3. âlâi : ni’metler
4. rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
5. tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz

فَبِأَيِّşu halde hangiآلَاءِ nimetleriniرَبِّكُمَاRabbinizinتُكَذِّبَانِyalanlayabilirsiniz


AÇIKLAMA

“Rabbinin huzurunda durmaktan korkanlara iki cennet vardır. O hal­de Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” Yani Allah’tan korkan ve daima onun murakabesi altında olduğunu bilip de hesap günü hesaba çekilmek için kulların Allah’ın huzurunda duracağı anın heybetin­den ürperen ve daima Allah’ın kendisinin ahvaline, söz ve fiillerine muttali ve vâkıf olduğunu hesaba katanlar için biri manevî diğeri maddî olmak üzere iki cennet vardır: Manevî olanı Allah’ın rızası ve memnuniyetidir. “Allah’tan gelecek hoşnutluk en büyüktür,” (Tevbe, 9/72). Maddî olanı ise salih amellerinden dolayı nail olacağı dünya nimetleri cinsinden maddî ni­metlerdir. O halde ey insan ve cinler! Allah’ın nimetlerinin hangisini yalan sayabilirsiniz? Cennette ebedi ve devamlı kalmanın yanında cennet nimet­lerinin emsali yoktur. Allah’ın iki veya daha fazla sayısız cennetler verme­sine ne mani olabilir?

İbni Abbas ve başka alimlerin de dediği gibi sahih olan, bu ayet-i keri­me insan ve cinleri kapsadığı ve iman edip takva sahibi oldukları takdirde cinlerin de cennete gireceğine en açık şekilde delâlet ettiğidir.

Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un dışında diğer Sünne sahiplerinin ri­vayetine göre Ebu Musa el-Eş’arî şöyle dedi: “Firdevs cennetleri dört tane­dir: İkisinin süs eşyaları, kapları ve içindeki her şey altındandır. Diğer iki­sinin kapları, süs eşyalan ve içindekiler ise gümüştendir. Adn cennetinde, cennettekilerle Rableri arasında Rida-i Kibriya’dan başka bir şey yoktur.”

İbni Cerir ve Neseî’nin rivayetlerine göre Ebudderda şöyle dedi: Bir gün Rasulullah (s.a.) “Rabbinin huzurunda durmaktan korkanlara iki cen­net vardır.” ayetini okudu. Ben “Zina etse, hırsızlık yapsa da mı? dedim. O, ayeti tekrar etti. Ben yine aynı soruyu tekrar ettim. O, ayeti tekrar okudu. Ben yine “Zina etse, hırsızlık yapsa da mı?” dedim. Rasulullah (s.a.) “Eubdderda’ya rağmen (o istemese de, yine de iki cennet vardır.)” dedi.

Sonra bu iki cenneti şöyle tanıttı: “Çeşit çeşit ağaçlar. O halde Rabbini­zin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” Yani her çeşidinden olgun ve kaliteli meyvelerle yüklü terütaze güzel dallar. Diğer bir manaya göre çe­şit çeşit meyveler ve ağaçlar bulunan iki cennet. O halde ey insanlar ve cin­ler! Allah’ın nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz; çünkü hiç şüphesiz bu güzellik ve bu nimetler her aklı başında insanın can attığı şeylerdir.

“Bu ikisinde akar iki kaynak vardır. O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” Yani bu iki cennetin her birinde akar iki kaynak suyu vardır. Bunlar o ağaçları sulamak için akan iki kaynaktır. Hasan el-Basrî bunların birisine Tesnim, diğerine Selsebil denildiğini söy­lemiştir. O halde Allah’ın nimetlerinin hangisi tekzip edilebilir? Çünkü bü­tün bunlar birer hakikattir, kat’îdir ve bir büyük nimettir.

“Bu ikisinde her meyveden çifte çifte vardır. O halde Rabbinizin nimet­lerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” Yani bu iki cennette keyifle yenilir her türlü meyveden iki çeşit vardır, her birinden ayrı tad alınır: Biri taze, diğeri kurudur. Dünya meyvalarının aksine onların hangisinin diğerinden daha güzel, daha üstün olduğu ayırt edilemez. Onlar henüz hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hatırına gelmeyen cinsten meyvelerdir. O halde ey insanlar ve cinler! Bu nimetlerden hangi­sini inkâr edebilirsiniz? İbni Abbas “Ahirette olanların dünyada sadece adı vardır.” demiştir. Yani aralarında dağlar kadar fark var, demek istemiştir.

Yiyecekleri zikrettikten sonra Allah döşekleri zikrederek şöyle buyurdu:

“Astarları atlastan olan minderlere yaslanırlar. O iki cennetin meyvele­ri yakındır. O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsi­niz?” Yani cennettekiler astarları atlastan olan döşekler üzerinde yatarlar, otururlar ve safa sürerler. İbni Abbas ve Ebu Hüreyre “Bu yatakların as­tarlar böyle olursa kim bilir yüzleri nasıldır?” demişlerdi. Said bin Cübeyr’e “Astarları atlastandır, yüzleri nedendir?” diye sorulduğunda o: “O da Allah’ın “Hiç kimse onlar (müminler) için ne mutluluklar saklandığını bile­mez. ” (Secde, 32/17) dediğindendir” diye cevap verdi. İbni Abbas şöyle dedi: “O minderlerin astarlan, kalpleriniz onları bulabilsin diye size tanıtıldı. Yüzlerine gelince, onu Allah’tan başka kimse bilmez.”

O iki cennetin meyveleri, Cenab-ı Hakk’ın “devşirilmeleri yakındır.” (Hakka, 69/23) ve “Gölgeleri onlara yakın, meyveleri de emirlerine amade kılınmış.” (İnsan, 76/14). ayetlerinde ifade ettiği gibi istedikleri zaman ve istedikleri şekilde alabilecekleri şekilde onlara yakındır. Yani meyveler al­mak isteyenden uzaklaşmaz, bilakis dallarından o kişiye doğru sarkarlar. Öyleyse bu nimetlerin hangisi tekzip edillir, inkâr edilir? Sonra Allah cennetteki huri ve kadınların özelliklerini zikrederek şöyle buyurdu:

“Oralarda gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş kadınlar vardır ki, onlar­dan önce bunlara ne insan ne cin asla dokunmamıştır. O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” Yani orada o iki cennette dilber­ler vardır; nehirler, gözeler, döşekler ve başka şeyler vardır. Diğer bir manaya göre: Bu sayılan nimetlerin içinde iki cennet, iki göze, meyveler, döşekler vardır. Bir başka manaya göre bütün bu sayılanlar cennetlerde olacaktır. “İki cennet” denilmesi de buna delâlet etmektedir. Ve yine bu “iki cennet”te mekânların, meclislerin ve mütenezzihâtm bulunması da bunu desteklemek­tedir. Mütenezzihat, gözlerini kocalarına tahsis etmiş, onlardan başkasına bakmayan, zaten cennette yaratılmış oldukları için kendilerine daha önce ne bir insan ne bir cin, asla hiç kimsenin dokunmadığı kadınlardır. O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız ey insanlar ve cinler!

Sonra Allah bu kadınların özelliklerini zikrederken şöyle buyurdu: “Sanki onlar yakut ve mercandırlar. O halde Rabbinizin nimetlerinin han­gisini yalanlayabilirsiniz ? “

Yakut ve mercan bilinen kıymetli taşlardır. Mücahid, Hasan el-Basrî, Ibni Zeyd ve diğer bazıları bu ayeti, “O kadınlar yakut parlaklığında, mercan beyazlığında” diye tefsir ederek burada mercana inci manası vermişlerdir.

Buhari ve Müslim’in Sahihlerinde Ebu Hüreyre’den rivayet ettikleri­ne göre Rasulullah (s.a.) şöyle buyurdu: “Cennete ilk girecek zümre on dör­dündeki dolunay şeklinde, ondan sonrakiler gökteki parlak bir yıdız par­laklığında olacaktır. Bunlardan her bir insanın iki eşi olacak, etin arkasın­da baldır kemiklerindeki ilikler görülecek. Cennetteki şeyler daha göz ka­maştırıcıdır. “

Sonra Allah bu mükâfatın sebebini beyan sadedinde şöyle buyurdu: “İyiliğin mükâfatı iyilikten başka mıdır? O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” Yani dünyada güzel amel işleyenlerin mü­kâfatı, ahirette ona iyilikten başkası olmaz. “Güzel davrananlara daha gü­zel karşılık, bir de fazlası vardır.” (Yunus, 10/26) ayetinde de ifade edildiği gibi bu iki cennet iman edene ve ameli salih olanadır.

Bagavî, Beyhakî, İbni Ebî Hatem ve İbni Merdüveyh’in Enes bin Malik’ten naklettiğine göre Rasullullah (s.a.) “İyiliğin mükâfatı iyilikten başka mıdır?” ayetini okudu ve “Rabbiniz ne diyor anlıyor musunuz?” dedi. Onlar da Allah ve Rasulü daha iyi bilir dediler. Rasulullah, “Allah şöyle buyuru­yor” dedi: “Kendisine tevhid nimeti ihsan ettiğim kişinin mükâfatı cennet­ten başkası değildir.”

Burada zikredilen büyük nimetler, bir amel karşılığı olmayıp bilakis sırf ihsan ve ikram kabilinden olunca, bunlardan sonra Allah “O halde Rabbinizin nimetlerinin hangisini yalanlayabilirsiniz?” dedi.