١٥١
اُولءِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ حَقًّا وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِرينَ عَذَابًا مُهينًا
(151) ülaike hümül kafirune hakka ve a’tedna lil kafirine azabem mühiyna
işte bunlar hakkıyla kâfirlerdir biz de kâfirlere hazırladık aşağılayıcı bir azap
(151) They are in truth (equally) Unbelievers and we have prepared for Unbelievers a humiliating punishment.
1. | ulâike | : işte onlar |
2. | hum | : onlar |
3. | el kâfirûne | : kâfir olanlar, kâfirler |
4. | hakkan | : hak olan, gerçek olan |
5. | ve a’tednâ | : ve biz hazırladık |
6. | li el kâfirîne | : kâfirler için |
7. | azâben | : azap |
8. | muhînen | : muhîn, alçaltıcı, zelil |
أُوْلَئِكَ işte onlarهُمْ ta kendileridirالْكَافِرُونَ kafirlerinحَقًّا hakikiوَأَعْتَدْنَا ve biz hazırladıkلِلْكَافِرِينَ kafirler içinعَذَابًا bir azapمُهِينًا alçaltıcı