3

٣

وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللّهُ الَّذينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبينَ

(3) velekad fetennel lezine min kablihim fe le ya’lemennellahül lezine sadeku ve le ya’lemennel kazibin
Yemin olsun imtihan ettik biz onlardan öncekileri de Allah mutlaka bilir doğru söyleyenleri yalancıları da mutlaka bilir

(3) We did test those Before them, and Allah will certainly know those who are true from those who are false.

1. ve lekad : ve andolsun
2. fetennâ : biz imtihan ettik
3. ellezîne : o kimseler, onlar
4. min kabli-him : onlardan önce
5. fe : böylece
6. le : elbette
7. ya’leme : bilir
8. enne : olduğunu
9. allâhu : Allah
10. ellezîne : o kimseler, onlar
11. sadakû : sadık oldular, doğru söylediler
12. ve le : ve mutlaka
13. ya’lemene : ve muhakkak ki bilmektedir
14. el kâzibîne : yalancıları


SEBEB-İ NÜZUL

Abdullah ibn Ubeyd ibn Umeyr’den rivayette o şöyle diyor: Bu âyet-i kerime Allah yolunda eziyyete uğrayan, işkence gören Ammâr ibn Yâsir, Ayyaş ibn Ebî Rabîa, el-Velîd ibnu’l-Velîd ve Seleme ibnu’l-Hişâm hakkında nazil oldu.

Üç ayrı nüzul sebebi gibi görünmekle birlikte hepsinin de ortak yanı müşrikler tarafından işkence gören ve imanları yolunda her türlü zorluğa göğüs geren zayıf müslümanlar olmaları itibariyle üç hadisenin de meali birdir ve âyet bunlar ve benzerleri hakkında inmiş, yani hükmü bunlar ve benzerlerine şamil olmuş demektir.