13

١٣

فَاِنْ اَعْرَضُوا فَقُلْ اَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ

(13) fe in a’radu fe kul enzertüküm saikatem misle saikati adiv ve semud
Eğer yüz çevirilerse ben sizi uyardım deyiver ad ve semud’un (başına gelen) yıldırım gibi bir azapla

(13) But if they turn away, say thou: I have warned you of a stunning Punishment (as of thunder and lightning) like that which (overtook) the Ad ant the Thamud!

1. fe : böylece, artık, hâlâ
2. in : eğer, şâyet
3. a’radû : yüz çevirdiler
4. fe : o zaman, o taktirde
5. kul : de, söyle
6. enzertu-kum : sizi uyardım
7. sâıkaten : şimşek, yıldırım
8. misle : gibi
9. sâıkati : şimşek, yıldırım
10. âdin : Ad (kavmi)
11. ve semûde : ve Semud (kavmi)