٣٣
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَايَجْزى وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه شَيًْا اِنَّ وَعْدَ اللّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيوةُ الدُّنْياَ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّهِ الْغَرُورُ
(33) ya eyyühen nasüt teku rabbeküm vahşev yevmel la yeczi validün av veledihi ve la meludün hüve cazin av validihi şey’a inne va’dellahi hakkun fe la teğurranekümül hayatüd dünya ve la yeğurraneküm billahül ğarur
Ey insanlar! Rabbinizden sakının o günden haşye duyun baba çocuğu namına ödeyemez çocuk da karşılığını veremez babasına hiçbir şeyin gerçekten Allah’ın vaadi haktır dünya hayatı sizi aldatmasın sizi aldatmasın Allah’ın (hükmünü hafife alıp) aldatan
(33) O mankind do your duty to your Lord, and fear (the coming of) a Day when no father can avail aught for his son, nor a son avail aught for his father. Verily, the promise of Allah is true: let not then this present life deceive you, deceiver you Nor let the Chief about Allah.
1. | yâ eyyuhâ | : ey |
2. | en nâsu | : insanlar |
3. | ittekû | : sakının, takva sahibi olun |
4. | rabbe-kum | : sizin Rabbiniz |
5. | vahşev | : ve korkun |
6. | yevmen | : gün |
7. | lâ yeczî | : karşılık vermez |
8. | vâlidun | : baba |
9. | an veledi-hi | : onun çocuğundan |
10. | ve lâ mevlûdun | : ve çocuk değildir |
11. | huve | : o |
12. | câzin | : karşılığını veren |
13. | an vâlidi-hi | : onun babasından |
14. | şey’en | : bir şey |
15. | inne | : muhakkak ki |
16. | va’dallâhi (va’de allâhi) | : Allah’ın vaadi |
17. | hakkun | : hak |
18. | fe | : öyleyse |
19. | lâ tegurrenne-kum | : sakın sizi aldatmasın |
20. | el hayâtu ed dunyâ | : dünya hayatı |
21. | ve lâ yagurrenne-kum | : ve sakın sizi aldatmasın |
22. | billâhi (bi allâhi) | : Allah’a karşı |
23. | el garûru | : gurur, tagut |