8

٨

فَالْتَقَطَهُ الُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُوًّا وَحَزَنًا اِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِينَ

(8) feltekatahu alü fir’avne li yekune lehüm adüvvev ve hazena inne fir’avne ve hamane ve cünudehüma kanu hatiin
Derken onu bulup aldı firavun’un adamları (ilerde) kendilerine düşman ve bir üzüntü olacaktı şüphesiz firavun hâmâm orduları hep hata edicidirler

(8) Then the people of Pharaoh picked him up (from the river): (it was intended) that (Moses) should be to them an adversary and a cause of sorrow: for Pharaoh and Haman and (all) their hosts were Men of sin.

1. feltekata-hû (fe iltekata-hu)
(lekata)
: böylece onu bulup aldılar
: (bulup aldı)
2. âlu : ailesi
3. fir’avne : firavun
4. li : için, diye
5. yekûne : olsun
6. lehum : onlar için, onlara
7. aduvven : düşman olarak
8. ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
9. inne : muhakkak ki
10. fir’avne : firavun
11. ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
12. ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
13. kânû : oldular
14. hâtıîne : kasten günah işleyenler, suç işleyenler