٦٧
وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخيلِ وَالْاَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا اِنَّ فى ذلِكَ لَايَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
(67) ve min semaratin nehiyli vel a’nabi tettehizune minhü sekerav ve rizkan hasena inne fi zalike le ayetel li kavmiy ya’kilun
hurma ve üzümlerin mahsullerinden elde ediyorsunuz şerbetler ve hem de güzel bir rızık şüphesiz bunda ibretler var aklını kullanan kavim için
(67) And from the fruit of the date palm and the vine, ye get out wholesome drink and food: behold, in this also is a sign for those who are wise.
1. | ve min semerâtin | : ve meyvelerden |
2. | en nahîli | : hurma ağaçları |
3. | ve el a’nâbi | : ve üzüm, bağlar |
4. | tettehîzûne | : edinirsiniz, yaparsınız |
5. | min-hu | : ondan |
6. | sekeren | : seker, hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra |
7. | ve rızkan | : ve bir rızık |
8. | hasenen | : güzel |
9. | inne | : muhakkak |
10. | fî zâlike | : bunda vardır |
11. | le âyeten | : bir âyet |
12. | li kavmin | : bir kavim için |
13. | ya’kılûne | : akıl edenler |