53

    RevelationCuzPageSurah
    84 21409Rum(30)

٥٣

وَمَا اَنْتَ بِهَادِ الْعُمْىِ عَنْ ضَلَالَتِهِمْ اِنْ تُسْمِعُ اِلَّا مَنْ يُؤْمِنُ بِايَاتِنَا فَهُمْ مُسْلِمُونَ

(53) ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa mey yü’minü bi ayatina fehüm müslimun
Sen yol gösterecek değilsin körleri de sapkınlıklarından (ayırıp) ancak duyurabilirsin bizim ayetlerimize iman edip müslüman olanlara

(53) Nor canst thou lead back the blind from their straying: only those wilt thou make to hear, who believe in Our Signs and submit (their wills in Islam).

1. ve mâ : ve değil
2. ente : sen
3. bi hâdi : hidayete ulaştırıcı
4. el umyi : kör
5. an dalâleti-him : onların dalâletlerinden
6. in : eğer, ancak
7. tusmiu : işittirebilirsin, duyurabilirsin
8. illâ : ancak, sadece
9. men : kimse
10. yu’minu : mü’min olan, îmân eden
11. bi âyâti-nâ : âyetlerimize
12. fe hum : böylece onlar, işte onlar
13. muslimûne : teslim olanlar, müslümanlar


AÇIKLAMA

“Sen hiç şüphesiz ölülere duyuramazsın. Arkalarını dönüp giden sağır­lara da duyuramazsın.”

Ey peygamber! Tevhid ve diriltmeye kadir olma delillerini beyan ettik­ten, müşrikleri tehdit edip vaidde bulunduktan sonra, müşriklerin senin davetinden yüzçevirmelerinden dolayı üzülme ve telaşa kapılma. Çünkü sen ölülere bir şey anlatamazsın, ya da onların ibret alma ve düşünme amacıyla seni dinlemelerini temin edemezsin. Sen bu davetini işitmeyen ve aynı zamanda bununla birlikte sana arkalarını dönen, senin sözüne ve hidayetine yönelmeyen sağır kimselere de bu davetini duyuramazsın.

Onlar dış görünüş itibariyle işitmelerine rağmen kabirlerdeki ölülere benzerler. Hidayet yollarını kapattıkları ve Hak sözü duymamak için arka­larını döndükleri ve seni anlamak ve idrak etmeye istidatları da bulunma­dığı için işitme duyusunu kaybeden sağırlar gibidir. Onlar aynı zamanda körlere benzerler. Nitekim şöyle buyurulmaktadır:

“Sen kör olanları sapıklıklarından kurtarıp hidayete erdiremezsin.” Yani hakkı görmeyenleri hidayete erdirmek ve onları sapıklıklarından çe­virmek senin gücünün yeteceği şeyler değildir. Hidayete erdirmek Allah’a aittir. Zira O, kudretiyle dilerse ölülere dirilerin seslerini işittirir. Dilediği­ni hidayete erdirir, dilediğini saptırır. Bu O’ndan başka hiçbir kimsenin hakkı değildir. Bu sebeple Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:

“Sen ancak müslüman olarak ayetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.” Yani ey Rasulüm! Sen istifade etmeye sebep olacak bir duyuruyu, sa­dece Kur’an’ı ve Kur’an’ın ihtiva ettiği tevhid delillerini ve herşeye muktedir olan ilâhî kudretin delillerini tasdik eden mümin kişiden başkasına ya­pamazsın. Mümin Allah’ın ayetleri kendisine okunduğu zaman bunları düşünür ve anlar; bunlara yönelir, bu ayetlerde yer alan hususlarla amel eder, nehyedilen hususlardan da uzaklaşır. Bunlar müminlerdir. Yani emrettiği ve nehyettiği hususlarda Allah’a itaat eden, emrine icabet edip bo­yun eğen kimselerdir. Onlar Hakkı duyan ve Ona tâbi olan kimselerdir