٣٠
وَقيلَ لِلَّذينَ اتَّقَوْا مَاذَا اَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا خَيْرًا لِلَّذينَ اَحْسَنُوا فى هذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ وَلَدَارُ الْاخِرَةِ خَيْرٌ وَلَنِعْمَ دَارُ الْمُتَّقينَ
(30) ve kiyle lillezinettekav maza enzele rabbüküm kalu hayra lillezine ahsenu fi hazihid dünya haseneh ve le darul ahirati hayr ve le ni’me darul müttekiyn
takva sahiplerine denildiğinde “Rabbiniz ne indirdi?” “hayır (indirdi)” derler iyilik yapan kimselere bu dünyada güzel bir mükafat vardır ve ahiret yurdu daha hayırlıdır muttakiler yurdu ne güzeldir
(30) To the righteous (when) it is said, What is it that your Lord has revealed? they say, all that is good. To those who do good, there is good in this world, and the home of the Hereafter is even better and excellent indeed is the home of the righteous,
1. | ve kîle | : ve denir |
2. | mâzâ | : ne |
3. | enzele | : indirdi |
4. | rabbu-kum | : sizin Rabbiniz |
5. | kâlû | : dediler |
6. | hayren | : hayır, güzellikler |
7. | lillezîne (li ellezîne) | : o kimselere |
8. | ahsenû | : ahsen olanlar, nefslerini Allah’a teslim edenler, daimî zikrin sahipleri |
9. | fî hâzihi ed dunyâ | : bu dünyada vardır |
10. | haseneten | : iyilikler, güzellikler, Allah’ın ikramları, pozitif dereceler |
11. | ve le dâru el âhıreti | : ve elbette ahiret yurdu |
12. | hayrun | : hayırlıdır |
13. | ve le ni’me | : ve elbette ne güzeldir |
14. | dâru el muttekîne | : takva sahiplerinin yurdu |