160

١٦٠

مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ اَمْثَالِهَا وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّءَةِ فَلَا يُجْزى اِلَّا مِثْلَهَا وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

(160) men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha ve men cae bis seyyieti fe la yücza illa misleha ve hüm la yuzlemun

her kim bir iyilik ile gelirse onun on misli sevap vardır fakat kim bir günah ile gelirse onun ancak misliyle cezalandırılır onların hiçbirine zulüm yapılmaz

(160) He that doeth good shall have ten times as much to his credit: he that doeth evil shall only be recompensed according to his evil: no wrong shall be done unto (any of) them.

1. men : kim
2. câe : geldi
3. bi el haseneti : bir hasene ile
4. fe lehu : artık, o taktirde onundur
5. aşru : on (10)
6. emsâli-hâ : onun katı, misli
7. ve men : ve kim
8. câe : geldi
9. bi es seyyieti : bir seyyie (günah) ile
10. fe lâ yuczâ : o zaman cezalandırılmaz
11. illâ misle-hâ : onun mislinden başka
12. ve hum : ve onlar
13. lâ yuzlemûne : zulmolunmazlar

مَنْ her kimجَاءَ gelirseبِالْحَسَنَةِ iyilikleفَلَهُ kendisine vardırعَشْرُ onأَمْثَالِهَا onun misliوَمَنْ her kim deجَاءَ gelirseبِالسَّيِّئَةِ bir kötülükleفَلَا يُجْزَى cezalandırılırإِلَّا ancakمِثْلَهَا onun misli ileوَهُمْ ve onlarلَا يُظْلَمُونَzulmolunmazlar


AÇIKLAMA

Kıyamet gününde itaat türünden olan güzel haslet ve iyi amellerle gelen kimseye bu iyiliklerinin karşılığı olarak on misli verilecektir. Bu da Yüce Allah’ın adaleti, kullarına lütfü ve ihsanı kabilindendir. Fakat kimi zaman yapı­lan iyilik yedi yüz katına ve daha fazla pek çok katına katlanarak verilebilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda malarını harcayanların misali her bir başakta yüz tane bulunan yedi başak bitiren bir tane gibidir. Allah di­lediğine kat kat verir. Allah (bağışı) geniş olandır, en iyi bilendir.” (Bakara, 2/261). Yine Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah’a güzel bir ödünçle ödünç verecek kimdir? Allah da o ödüncü o kimseye pek çok misline katlayarak vere­cektir.” (Bakara, 2/245); “Eğer Allah’a güzel bir ödünç ile ödünç verirseniz onu sizin için katlandırır.” (Teğâbün, 61/17).

Bu farkhlığuı esas sebebi Yüce Allah’ın bu konudaki lütfü ile amelin Allah nezdinde yücelmesini sağlayacak şeylerle birlikte olmasıdır. Niyette ihlâs, amelin ecrini Allah’tan beklemek, iyi ve güzel davranışın gizli yapılması, kimi zaman da kendisine uyulsun diye açıktan yapılması, ümmetin menfaatinin araştırılması gibi.

Her kim bir kötülük işler yahut bir günaha irtikap ederse, onun için de kö­tülüğe benzer bir kötülükle ceza söz konusudur.

“Ve onlara haksızlık edilmez” yani bu durumda, ister iyilik yapanın ister kötülük işleyenin amelinden bir şey eksiltilmez. İyilik yapanların sevabından bir şey eksiltilmediği gibi, kötülük işleyenlerin de cezaları artırümaz.

Nebevi hadis-i şerifte iyiliklerde farklılığın ölçüsü, kötülüklere de ceza yo­lu açıklanmış bulunmaktadır. Ahmed, Buharî, Müslim ve Nesaî’nin İbni Ab-bas (r.a.)’tan rivayetine göre Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Aziz ve Celil olan Rabbiniz çok merhametlidir. Her kim bir iyilik yapmak ister de sonra bunu yapmazsa ona bir iyilik olarak yazılır. Eğer onu işleyecek olursa bu sefer o iyilik ona ondan yedi yüze ve pek çok kat fazlasına kadar yazılır. Her kim bir kötülük işlemek ister de sonra bunu işlemezse ona bir iyilik olarak ya­zılır. İşleyecek olursa bu sefer ona bir (kötülük) olarak yazılır yahut Aziz ve Ce­lil olan Allah onu siler. Allah’ın bunca lütfuna rağmen bir kimse yine de helak olursa işte büyük bir hayırdan mahrum kalan kişi odur.”  Amellerin yazıl­ması ise melekler aracılığıyla Allah’ın onlara emir vermesi suretiyle gerçekle­şir.